29 Haziran 2010
Demokratik Açılım ;da Muhatap Kim?

Demokratik Açılım ;da Muhatap Kim?

Türkiye 2000?li yıllarda demokratikleşmede bir hayli yol aldı. Öyle ki AB?ye tam üyelik yoluna bile girdi. Siyasette ve ekonomide aldığı yolu AB üyeleri tescil etti ve Türkiye?ye ;tam üye adayı ; unvanını verdi. Bunun anlamını hükümet yetkililerinin dahi tam olarak anladığını sanmıyorum: 2004 ve 2005?de AB liderleri Türkiye?ye dedi ki ?senin demokrasi ve ekonomik gelişmişlik düzeyin az çok AB standartlarına uygun ; şimdi detaylarını da geliştirip seni tam üye alacağız?.

Elbette kültürel ve dini önyargılar nedeniyle bu kararı uygulama istekleri olup olmadığı tartışılabilir. Ancak şurası gerçektir ki Türkiye de AB standartlarını tam olarak kabul ettiğini tüm dünyaya ilan etmiştir. Bu da demektir ki Türkiye Diyarbakır?da Paris veya Londra?nın standartlarını uygulamayı kabul ve taahhüt etmiştir. Böylece Edirne?den Van?a kadar her Türk vatandaşı en üst insan hakları ve gelişmişlik düzeyi konusunda ümitlenmiştir. Çok dikkat edilmese de Kürt açılımının en önemli zeminini AB yolunda atılan bu devasa adımlar oluşturmuştur. Kürt de Türk de Ankara?nın kendisine tek bir standartla bakacağına emin olmaya başlamıştır.

İkinci olarak AB için yasalar ve zihniyet değişmeye başlamıştır. Belki de ilk defa olarak hükümete karşı darbe girişimleri ortaya çıkmış ve hatta yargı süreçleri başlatılmıştır. Derin çete ; derin devlet denilen oluşumlar inanılmayacak bir şekilde kendilerini savcı ve yargıçların önünde buluvermişlerdir. Rütbesi ve unvanı ne olursa olsun ; geçmişte kendisini Tanrı gibi güçlü sananlar kapılarında polisi görünce hukukun gücünü belki de ilk defa olarak enselerinde hissetmişlerdir. Doğrusunu isterseniz tüm bu gelişmeler AB?nin Türkiye?den istediklerinden bile çok daha fazlasıdır. En radikal liberal Türk aydını dahi böylesine hızlı ve devasa gelişmeleri bu kadar süratli beklemiyordu. Ama hayaller az çok gerçek olmaya başladı? Gerçi hala davalar devam ediyor ; ancak artık tüm suç şebekeleri çırılçıplak karşımızda duruyor. Artık kapalı kapılar yok. Eskiden gizli kapaklı cereyan eden kayırmalar ; sahtecilikler ; hukuku yok saymalar kameraların ; gazetelerin ; kısacası halkın gözü önünde yaşanıyor. Kimse kanmıyor. Mahkemeler ne karar alırsa alsın tüm karanlık güçler ortaya çıktı. İlginçtir mahkemeler başladıktan sonra siyasi cinayetlerde de bir azalma gözleniyor. Hatta siyasi suikastların katilleri dahi artık yakalanabiliyor.

Türkiye gizli ve kirli geçmişiyle yüzleşiyor. Darbeciler ve çetecilerin tüm tehditlerine rağmen Türk yargıçlar ; savcılar ; gazeteciler ve aydınlar büyük bir sınavı cesaretle veriyorlar. Ölüm tehditleri ; suçun karanlık yüzü bazı cesur insanları korkutmuyor. Ya da korksalar da sorumluluklarını yerine getiriyorlar.

Tüm bunlar olurken Türkiye Güneydoğu gerçeğiyle de yüz yüze geliyor. PKK?nın Ergenekon bağlantısı ; kendi kirli emelleri için terörün devam etmesinde dahi yarar umacak kadar küçülmüş yetkililer bir bir ortaya çıkıyor. Aynı günah galerisinde kaçırılmış ve işkenceden geçirilmiş binlerce Kürt kökenli vatandaşımız da var. Ankara hatalarını gizlemiyor ; aksine suçların mahkemelere taşınmasına yardımcı oluyor. Bu hükümetle birçok sorununuz olabilir ; ancak şurası kesin ki son 8 yılda yaşananların normal şartlarda bu ülkede 80 yılda dahi yaşanması pek mümkün değildi.

Mücadele sona ermiş değil. Yargı canavarın kuyruğuna yapıştı ; aydınlar ; medya ve halk canavarı önce zaptedmeye ; sonra da etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Kısacası bu mücadele bitmedi ; kısa sürede bitecek gibi de durmuyor. Hükümetin içinde dahi bazıları tüm bu yaşananlara ?fasa-fiso? diyebiliyor. Canavarın kolları uzun ; AK Parti?den CHP?ye kadar toplumun hemen her kesimin kolları var.

Devamı İçin Tıklayınız
Bu yazı 2276 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur