24 Şubat 2010
Hapishaneler

Hapishaneler

Geçmiş ve gelecek arasında anlam ve biçim değiştiren bir kelime olarak önüme geleceğini hiç düşünmemiştim ; hapishanenin. Dün ; bir cezanın kesinlik kazanıncaya kadar geçen zamanda suçlunun bekletildiği yer ; oda ; ev. Bugün ise suçlunun cezasını çektiği soğuk karanlık bir mekân ; hapishane. Ne kadar kalacağını bilmeden kalmak ve ne zaman çıkacağını hesaplayarak geçirmek zamanını ; arasındaki değişim ne zaman oldu ya da kimler tarafından değiştirildi ; kimler düşmedi ki ; içine girdikçe çok daha fazla daldım ; çok daha fazla özümsedim. Biliyorum benim yaptığım onları anlamak veya anlatmak olmayacak ; olsun ziyaret niyetine bir yazı yazmak benim ki ; sadece?

 

Yunan mitolojisinde ; Roma?da ; İbranilerde durum birbirine benzer şekilde karşımıza çıkıyor. Hapis ; bekletme yeri ; cezası daha kesinleşmemiş olan suçlunun. Eğer suluysa biri onu beslemenin bir manası yok ; yok eğer suçsuzsa niçin ceza çeksin ;  niçin bekletilsin ve niçin beslenilsin. Topluma kazandırma yöntemi denecekse eğer ; bunun yolu daha farklı ; ama olsun hapsetmek (bugünkü anlamıyla değil dünküyle ; bekletmek) lazım.

 

İlk örnek ; Kur?an-ı Kerim?de Yusuf peygamberin zindana atıldığı açıkça söylenir. Keza bu suçu kesinleşinceye kadar bir bekletmedir. Aynı yerde idam mahkumu da vardır suçsuzlarda. Suçsuz hemen çıkarılır ; idam edilen bekletilmez ; Yusuf istisna o zindanda unutulur ta ki rüyasına kadar.

 

Günümüz anlamında ilk hapsetme kilise kanununda görüldü ; teorik olarak.  Kimler geçmedi ki kilisenin hapsinden? Kimler aforoz edilmedi ki ; büyücü ya da cadı olarak idam edilmedi ki ; sayısını ben bulamadım çünkü bir çoğunun kaydı düşülmemiş?

 

Roger Bacon ; iyi bir hristiyandı ; hocaydı. Fakat kilisenin sunduğundan çok daha fazlasını öğrendi ; öğretmek istedi. Evrenin ; yıldızların peşine düştü ; büyüteci icat etti. Yıldızları daha yakından görebilmek için. Kilise büyücü dedi cezası yakılmaktı ; kurtuldu ama tam onbeş yıl hapis yattı?

 

Gelileo Galilei ; kilisenin düşündüğünden farklı düşünmekle yetinmedi ; bir de gökyüzü haritası çizdi. Güneşi merkez gösterip dünyayı onun çevresinde çevirdi. Kilise sapkınlıkla suçladı ; hapse attı süresi belirsizdi?

 

Kilise farklı düşüncelere tamamıyla kapalıydı ; tek gerçek vardı. Düşünmek yasaktı. Düşünürsen engizisyon mahkemeleri hazırdı ; yargılanma süresi çok kısaydı. Ya aforoz ilan edilirdin ya da diri diri yakılırdın. Düşünmedikten sonra yaşamışım ne önemi var diyen çıktı mı peki? Olmasa şaşardım elbette?

 

Körler üzerine denemeler isimli bir kitapçık yayınlayan Diderot?ta hapse girdi ; Fransız devriminin öncesinde.  Ondan sonra Bastille konuşulmalı elbette ; hapishanelerin efendisi. Fransız ihtilalinin kahramanı ; karanlık ; kasvetli ; rutubetli ve küf kokulu zindanlarda fikirlerini geliştirdi. Köylü ve soyludan farklı görmemeyi öğütledi ve hapisten büyük bir baskınla çıktı ; Fransız ihtilali. Binlerce köylü kapısını açmıştı?

 

 

Sağlam yiğit adımlarla

Trampetler davullarla

Yürüyor Bastille üstüne

Parisliler dalga dalga

 

V For Vendetta isimli 2005 yapımı bir film vardı ; ayaklanmanın sembolü olmuştur bende. İnsanların önlerine sınır çizgilerinin çizilemeyeceği ve tek yürek olan binlerce kalbin neler yapabileceğini bir kere daha hatırlatmıştı. Biliyorum mutlaka okumuşsunuzdur ; İngiliz usta kalemlerinden George Orwell ın bin dokuzyüz seksen dört isimli kitabını ; burada da aynı konu çok güzel işleniyordu. 

 

Ölümü şakıyor gece kuşlar

Seslerini duyan yalnız çatılar

Dinle doğa dinle yakarışları

Bur da diri diri gömülenler var

 

Eşini giyotine vermiş bir giyotin mahkumu gencin sözleriydi bunlar?

 

Birde kraliçe Marie Antoinette var ki ; hapsedilenlerin en soylusu ; ağzından çıkan dizelere bir bakın.

 

Suçlu olan ben değilim yazgım

Yoksa niçin kraliçe olaydım.

 

Kocası XVI. Louis den dokuz ay sonra kafasını giotine verirken hiç direnmedi Marie ve otuz sekiz yaşındaydı.

 

Fransız devrimini en güzel anlatan romanlardan Stendal?ın Kırmızı ve siyah?ı burada işin içine sokmak gerek. Bir gencin hapishanedeki çırpınışı ; aşk ve hapishane çıkmazında teslimiyete bir türlü yaklaşamayan Julien ilk gözyaşlarını hapishanede döker. Savaşın çok dışında bir sevgiyi ilk defa keşfeder?

 

Sefiller ; Victor Hugo ; Jean Valjean? Bir tane samun ekmeğin çalınması ile başlayan bir hikaye. Kürek mahkumluğu ; ceza ile suçun arasındaki uçurumu bize izah eder. On dokuz yılın sonunda geriye kalan ; kendini cezalandıranlara kin ; nefret.

 

Silvio Pellico ; Spilberg. Hapishanesinden çıktıktan sonra en önemli eserini yayımladı ; hapishanelerim.

Belki sağlığını yitirdi hapishanede fakat olsun gene aynı hapishanede ölümsüz bir efsaneye dönüştü.               

 

Söz uçar yazı kalır?

Zindan iki hece.

 

Bitmedi?

 

Rusya?

 

Tanıdığım birçok Rus yazar hapishane yolunu tutmuş veya yargı sürecinden geçmiştir. Sert ve diktatör bir rejim hakimdi.

 

Puşkin ; hapishane yolunu tutanlardan ve ?tutsak? isimli şiirinin bir kısmında;

 

Zindandayım ; nemli bir karanlıkta

 

Diyor.

 

Ne kadar ürkütücü bir hapishane olduğunu tahmin etmek zor değil. Fakat çok daha sonra anlaşıldı Puşkin?in değeri ve o diğer edebiyatçılara yolu açmıştır. Bolşevik devrimine giden yolda yitirilen Puşkin?den geriye sadece yazdıkları kaldı. (söz uçar yazı kalır sözünü anlamamız için daha kaç örneğe gerek var?)

 

Babalar ve Oğullar ; Turgenyev?in en meşhur kitabı sanırım. Gogol ve Ölü Canlar. Çernişevski ve Ne Yapmalı. Hapishanenin tadını tattıran kitaplardan ve yazarlardan?

 

Beklide bütün bu yazıyı bir kenara bırakıp sadece onun için bir yazı hazırlamalıydım ; kelimeler dayanır mıydı acep? Dostoyevski ; hapis ve sara.  İdama mahkum edilmişti çok sefer ama her biri bir sonraki çar tarafından hapse çevrildi. Kürek mahkumiyeti hepimizin dilindedir elbette. Bununla birlikte ağzından köpüklerin çıkması bu hapis köşelerinde ; sara. Sadece İncil okumasına izin verildiği günleri yaşadı. Yaşayan ölüler evi isimli kitabı zindan hatıralarını anlatıyordu ki şimdilerde adı sadece ölüler evinden hatıralar.

 

Mayakovski ; aşk çocuğu. İlk tutuklanıp hapse atıldığında on beşindeydi. İlk yazılarını hapiste yazdı ama dışarı çıkaramadı ; gardiyanlar çıkarken aldılar elinden yazdıklarını. ޞimdilerde düşünüyorum da o yazılar ya basılmış olsaydı ve şimdi elimde ben onları okuyor olabilseydim.

 

Hangi çar geldiyse başa ; düşüncesine aykırı gördüklerini zindanlara attı. Zamyatin ; Kuzmin ; Babençikov ; Soljenitsin. Her biri değişik zamanlarda hapis yatmıştır.

 

Rusya ; ah Rusya. Sadece hapishaneler değil ki sürgünlerde var. Uçsuz bucaksız topraklar ve kimsenin bilmediği diyarlar ; Sibirya. Zindanlara ihtiyaç yoktu orada.

 

Eğer yazılar olmasaydı kim bilebilirdi onların acılarını. Kağıt ve kalemim olmazsa yaşayamam diyenlerden biridir ; Nikolay Buharin ; Marksizdir kendisi. En son kırk altısında kurşuna dizildi. Eşine yazdığı son mektubunda ?bizi çok ızdıraplar bekliyor? demişti. Anna yirmi üç yaşındaydı. ?kelimelerimin birçoğunu gece yarısı yüreğimden tek tek kopararak yazdım. Lütfen yok olmasına izin vermeyin.?

 

Daha adını anamadığım o kadar çoğu var ki. Kelimeleri yürekleri dağlayan. Sanmayın ki bizim gibi bembeyaz bir kağıda yazmışlar yazılarını ; kimi zaman bir kibrit kutusu kiminde eski bir zarf köşesi ve kimide duvarlara?

 

Karısının borçlarını ödeyebilmek için para çalarken yakalandı ; Francois Bacon. Ya Cervantes?e ne demeli ; yolsuzluk suçu ile yargılandı ; ?Don Kişot? u hapiste yazmaya başladı. İtalyan Casanova var birde ; bin bir türlü suçtan yargılanıp hapsedilen ve kaçışını kitaplaştıran.

 

İngiliz oyun yazarı Marlowe?de karıştığı bir kavgadan dolayı hapse girip çıktı. Ölümü de içki masasındaki bir kavgada oldu.

 

Jack London ; sosyalizm üzerinde konuştuğu için kendini hapiste buldu. Hapishanede ufku ve görüşü çok değişti.

 

Birde Villon var ki müstesna ; Asılmışların Baladı?nı yazdığında bir idam mahkumuydu. Adi suçlardan yargılanmıştı hep ve nerede nasıl öldürüldüğü hakkında hiç bilgi yok.

 

Verlaine ; bir mektupla değişir hayatı ; maceralarla dolu bir hayatı olan Rimbaud?u ilk mektuplarından ve şiirlerinden tanımıştır. Büyük bir aşkın iki kahramanı olurlar. Daha sonra ne olur tam bilinmez Verlaine elindeki silahla Rimbaod?u yaralar ve iki yıl hapse mahkum olur.

 

Oscar Wilde ;hayatı hafife alanlardan biri (bana benziyor galiba) en verimli çağında hapse düştü. Günümüzde değil de dün yüz kızartıcı bir suç sayılan eş cinsellikle yargılanıyordu. İki yıl içeride kalacaktı ve bu iki yıl Wilde?nin hayatını bitirdi. Misal Dostoyevski hapiste var olmuşsa eğer Wilde için durum tam tersi.

 

   

 

İslami?

 

Efendimiz zamanında Müslümanlar hapishane diye bir yeri bilmiyorlardı. Yargı sürecinde olanlar mescidin koridorlarında bekletilirdi.

 

İmam-ı Azam Ebu Hanife ; Hanefi mezhebinin kurucusu. Kendine sunulan dünya nimetlerini kabul etmeyince zindanlarla tanıştı. (Bağdat kadısı olması istenmişti ve o büyük zaat bu mevkii kabul etmemişti.) zindanlardan sadece cenazesi çıkabilmişti. Elli bin kişi uğurladı son yolculuğunda.

 

Ahmet bin Hanbel Abbasi halifesi tarafından mahkum edilmişti. Fikirleri çok aykırı karşılandığı için. Halifeler değişti fakat cezalar değişmedi ; hapisten çıktığında vücudunda kalıcı yaralar oluşmuştu.

 

Hallac-ı Mansur ; uzun süre zindan da kaldı ; günlerini namaz ve zikirle geçirdi ve işte o idamın gerçekleştiği gün ?enel hak? diyebildi.

 

Daha birçokları var İbn Sina ; İbn Teymiye ve İbn Haldun örnek olabilir. Kim ki döneminde düşünceleri ile ön plana çıkarsa hapsedilirdi.

 

 

Osmanlıdan Günümüze

 

Osmanlıda mimari olarak inşa edilen ilk hapishane Sultanahmet cezaevidir. İnşa tarihi 1832 ; bu tarihten önce çeşitli zindanlar kullanılmıştır.  Zindan anlam olarak ?karanlık ve kasvetli yer anlamındadır ve Farsça bir kelimedir. Osmanlının kullanmış olduğu bodrum kalesinde şu kelimeler yazmaktadır ?inde deus abest?(tanrının bulunmadığı yer) burası şövalyeler zamanında inşa edilmiştir.

 

Osmanlıda bahsedeceğim en ünlü zindan suçlusu ; aslında suçlu olduğu tam anlamıyla belli değil ; genç Osman?dır. Bir gece baskını ile yedi kule zindanına kapatılmış ve sonrasında kellesi alınan ilk Osmanlı padişahı olmuştur.

 

Bir sah-ı ali-şan iken

ޞah-ı cihana kıydılar?

 

ޞu aşağıdaki mısralar Yedikule zindanlarını tanımlıyor;

 

Haber uçtu devlete de

Beş yıl yattım hapiste

Yedi düvel zindanından

Beterdir Yedikule?

 

Daha sonra Cem Sultan ; Avrupa krallarının kozu olarak diyar diyar dolaşmıştır. Belki kasvetli zindanlarda değildi ama oda bir mahkumdu ve saraylarda hapis yatmıştı.

 

Osmanlı da bahsedilebilecek ilk kahramanlardan biridir Namık Kemal. En kötü dönemlerini geçirdi hapiste ama İntibah adlı romanını da bu dört duvar arasında yazdı. Vatan yahut Silistre piyesi sürgünlere gitmesine sebep oldu ama o asla yazmaktan vazgeçmedi.

 

Nazım Hikmet ; hapislerde geçen bir başka hayat ; sürgünde var tabi ki. En önemli eserlerini dört duvar arasında veren yazarlarımızdan. Sonra Kemal Tahir geliyor aklıma değişik hapishanelerde geçirdiği on iki sene.

 

Başın öne eğilmesin

Aldırma gönül aldırma

Ağladığın duyulmasın

Aldırma gönül aldırma

 

Sinop cezaevi için yazılmıştır.

 

Dışarıda deli dalgalar

Gelip duvarları yalar.

 

Denize bir o kadar yakınken ; hiç ulaşamayacak kadar uzak.

 

Rıfat Ilgaz ; Niyazi Akıncıoğlu ; Vedat Türkali ; Atilla ilhan ; Can Yücel ; Arif Damar ; ޞükran Kurdakul ; Ataol Behramoğlu ; Yaşar Kemal ; Orhan Kemal vs. birçoğu yargılanmıştır. Ama Ahmet Arif?in yeri bir başka ; iki defa tutuklandı.

 

Bir ufka vardık ki artık

Yalnız değiliz sevgilim

Gerçi gece uzun

Gece karanlık

Ama bütün korkulardan uzak

Bir sevdadır böylesine yaşamak

Tek başına

Ölüme bir soluk kala

Tek başına

Zindan da yatarken bile

Asla yalnız kalmamak?

       

Necip fazıl ; nasıl anlatılabilir ki. ?kaldırımlar? şiirini yazdığında toplumun en üst seviyesine çıkarılan bir adam ; sonrası ise malum. Abdülhakim Arvasi ile karşılaşması ve Necip Fazıl?ın tekrardan doğumu. Uzun seneler süren yargı süreci ve tutuklamalar ; belki de bugün bu kadar çok sevilmesinin en güzel kanıtı olsa gerek.

 

Çaycı çay getir ilaç kokulu çaydan

Dakika düşelim senelik paydan

 

Karıştır çayını zaman erisin

Köpük köpük duman duman erisin?

 

Necip Fazıl?ın sırrı çok daha başkaydı?

 

Ve son olarak Faruk Nafiz ; siyaset yüzünden düşmüştür mahpusa ;

 

Gece zindan da Yusuflar sıralanmış yatıyor

Gözlerinden okurum sapsarı rüyalarını

 Kimi sehpa da görür kendini kimi çarmıhta kendini

Ve ararlar yine zindandaki dünyalarını

 

İnsanı acı konuşturur. Han duvarları yassı adada yazılmıştır ve geriye ; günümüze sadece yazılanlar kalmıştır?  

 

 

 

Kapanış olsun diye

 

Son söz

 

Nereden aklıma geldiğini biliyorum bu konunun. Cümle kapısını almışken elime ; Nazan Bekiroğlu?ndan. İçinde buldum kendimi. Dedim ya en başında ; tabiî ki yaşamadan anlatılmaz zindanlar ama olsun benim ki de ziyaret niyetine?

 

Kimseyi düşürmesin demek geçiyor hkalbimdenn ama düşünce olduğu sürece mutlaka suçluları da oluyor.

 

Adını andığım ve ya anmadığım tüm düşünce suçlularına?

Bu yazı 2671 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur