16 Şubat 2010
Bir iktidar tecrübesi olarak Ak Parti (Ali Bulaç)

Bir iktidar tecrübesi olarak Ak Parti (Ali Bulaç)

Ali Bulaç ;ın "Göçün ve Kentin İktidarı / Milli Görüş ;ten Muhafazakar Demokrasi ;ye Ak Parti" isimli kitabı çıktı.

Asım Öz / Dünya Bülteni

Ali Bulaç?ın AK Partili Türkiye ;nin siyasal ve kültürel gündemine ışık tuttuğu yazılarını bir araya getiren son kitabı ?Göçün ve Kentin İktidarı / Milli Görüş?ten Muhafazakar Demokrasi?ye Ak Parti? Çıra Yayınları?nca yayımlandı.

Nasıl ya da neresinden bakılırsa bakılsın AK Parti? bir iktidar tecrübesidir. Peşpeşe gelen iktidar dönemlerinin sonunda AK Parti? iktidar payını ?merkez?in çelmelerine ve darbeci eğilimlerine rağmen kendisinin bile beklemediği kadar sağlamlaştırmış? güçlendirmiş görünüyor. Bu tecrübenin insan ilişkilerinin ve toplumsal hayatın İslami bir çerçeveden kritiğini yapanlar için taşıdığı anlam önemlidir.

Ali Bulaç?ın ?Göçün ve Kentin İktidarı / Milli Görüş?ten Muhafazakar Demokrasi?ye Ak Parti? isimli kitabı çıktı. 27 bölümden oluşan bu kitap ?sülasiye? yada üçleme adı verilen üç aşamalı çalışmanın ikinci halkasını oluşturuyor. Çalışma temelde ?İslamcıların Üç Nesli? olarak düşünülmüş. İlk nesil 1856-1924? ikinci nesil 1950-1997? üçüncü nesil 1997 ve sonraki politik ve toplumsal gelişmelerin aktörlerinden ibarettir. Yazar yaşananları analiz ederken şöyle bir genel tasvir sunuyor: ?19. yüzyıldan itibaren Müslüman dünyanın yaşadığı tecrübe çok yönlü olarak ele alınmayı hak ediyor. 19. yüzyıl Batı?nın tarihe ve dünyaya hükümranlığını ilan ettiği? İslam dünyasının yenilgiyi kabul ettiği bir zaman dilimidir. İlk ciddi belirtiler 18. yüzyılda başlamış olsa bile? ağır yenilgiler? trajik olaylar bu tarihten sonra birbirini takip etti. 20. yüzyılın ikinci çeyreğine gelindiğinde İslam dünyasının neredeyse yüzde 80?i Batılı devletlerin sömürgesi haline gelmişti. Sömürge olmayan Türkiye?de ise tek parti? İran?da Pehlevi hanedanı dönemi başlamıştı. Batı?nın hegomonik gücüne karşı bir direnç ve alternatif oluşturma iddiasıyla 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış bulunan İslamcılık ?fetret dönemi?ne girmiş bulunuyordu.

İşte üç aşamadan müteşekkil sülasiye? bu tarihte yaşanan olayları? çapraz gelişmeleri? altüst oluşları? geri çekilişleri ve ileri hamleleri konu edinmektedir.?

SON HALKA EN ÖNCE

Aslında bu üçlemenin en son halkası ilk önce yayımlanmıştı: ?Din? Kent ve Cemaat ?Fethullah Gülen Örneği?? .Halkanın ilk kitabı ?Göçün ve Kentin Siyaseti / MNP?den SP?ye Milli Görüş Partileri? adıyla yayınlandı. İkinci halkayı oluşturan çalışma ise ?Göçün ve Kentin İktidarı / Milli Görüş?ten Muhafazakar Demokrasiye AK Parti? adını aldı.

Bu çalışma 1969?da Necmettin Erbakan liderliğinde kurulan Milli Nizam Partisi (MNP)?yle başlayıp? 21. yüzyılın başlangıç yılında bölünme sonucunda bir koluyla Saadet Partisi (SP)?yle devam eden? diğer koluyla AK Parti?yle peşpeşe iki defa iktidar olan siyasi çizginin hikayesini anlatır. Bu hikaye bir yönüyle biz Türkiye?de yaşayan insanların? bir yönüyle modernleşme tarihinde bütün Müslümanların hikayesidir.

Ali Bulaç her iki kitapta? çapraz bir biçimde sosyolojik temel gelişmeleri de takip ederek Milli Görüş hareketinin Türk siyasetini ve Türk siyasetinin Milli Görüş partilerini nasıl etkilediğini anlatmaya çalışır. Bu karşılıklı etkileşim sürecinde Türkiye?nin yaşadığı tecrübe hem İslam dünyası için önemli bir kaynak hem ?Batı-dışı modernleşme? için yol gösterici bir zenginliktedir. Göçün ve Kentin İktidarı ?nda Ali Bulaç AK Parti?nin oluşum sürecine değinir. Bunun sosyo-politik arka planını onun iktidara gelişini analiz eder. Ona göre Ak Parti ? Milli Görüş geleneğinin kentte; Anadolu?da; beşeri desteği göç sonucunda kentlerin varoşlarında ve orta sınıf semtlerinde toplanan heterojen zümre ve katmanların somut iktidar talebi ve ürünüdür.? Bunlara eklenecek fazla bir şey yok. Siyaset dünyasında AK Parti?nin bu talebi ne kadar doğru temsil ettiği? merkezden dışlananların taleplerine hangi oranda cevap verdiği ise gerçekten araştırılmaya değer bir konudur.

SİYASETİN VE SOSYOLOJİNİN İMKANLARI

Üçleme kapsamında yapılan çalışmalar gündelik olaylar eşliğinde siyaset sosyolojisinin imkanlarından yararlanılarak yapılmış olmasından dolayı olayları/süreçleri ele alırken salt akademik ve bilimsel yönteme bağlı kalınmadığı ama belli bir disipline ve bazı kurallara riayet edildiğini belirtmek gerekiyor. Ali Bulaç ?Bunun ?bir tür yeni bir yöntem (metodoloji)? olduğunu? belirtse de üçleme arasında da yöntemsel bakımdan esaslı bir fark olduğu aşikar. Örneğin; üçlemenin üçüncü ve daha derli toplu olarak çalışılmış kitabı ?Din? Kent ve Cemaat?tir. Bu çalışma? ?20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan büyük göç hareketinin yeni kent ortamında ortaya koyduğu yapıları ve kendine özgü açtığı sosyal mecranın anlaşılmasını hedeflemektedir.? Bu sosyal mecranın sadece Fethullah Gülen örneği üzerinden işlenmesinin de handikapları yok değildir.

Üçlemenin ikinci kitabı AK Parti?nin iktidar sürecini ele alıyor. AK Parti üzerinden yaşanan bir iktidar tecrübesini ve bu tecrübenin önemi noktasında şunları ifade ediyor Bulaç: ?Bu tecrübenin insan ilişkilerinin ve toplumsal hayatın İslami bir çerçeveden kritiğini yapanlar için taşıdığı anlam önemlidir. Amacımız AK Parti?ye sorgusuz sualsiz sadakat göstermek veya kör muhalefet etmek değil? 200 yıllık bir varoluş mücadelesinin geldiği noktanın muhasebesini yapmaktır.? ޞunu da ifade etmeliyiz ki; dış konjonktür de genel olarak AK Parti lehine işledi. Üçleme içinde bir değerlendirmeyi de şöyle yapabiliriz:?Din? Kent ve Cemaat? adlı kitabı bir onay vermenin kitabı iken Göçün ve Kentin İktidarı adlı kitap ise kesinkes bir onay vermeyişin yani eleştirel katkının kitabıdır. Aynı zamanda dikkati ve güçleri nereye yoğunlaştırmak gerektiğinin kitabı.

İKTİDARIN MUHASEBESİ

AK Parti üzerinde ? ki bunu Gramscian tabirle ?karşı-hegemonik hareket? olarak değerlendirebiliriz ? sürekli bir psikolojik baskı ve şüphe vardır. AK Parti hem söylemleri ve hem de eylemleri itibariyle? bu hegemonik düzenin şüphesini sürekli olarak üzerinde hissetmektedir. Yapılan psikolojik baskılar ve üretilen şüpheler? mevcut hegemonik düzenin kendisini korumaya ve yeniden üretmeye çalışması çerçevesinde bize anlaşılabilir bir resim sunmaktadır.Bir de işin öbür tarafı vardır yani iktidarı var eden toplumsal ve küresel dinamikler.Ali Bulaç bu sürecin muhasebesini yaparken pek çok şeyin yanı sıra esas olarak şu dört temel sorunun cevabını aramaya çalışmıştır:

?1) AK Parti genel olarak toplumun geleneksel iktidar merkezlerine karşı toplumu? başka bir ifadeyle ?bürokratik merkez?e karşı ?toplumsal merkezi? ne kadar özgürleştirebildi?

2) Sistemin kenarına itilen? dışlanan? milli gelirden hak ettiği payı alamayan geniş kitlelerin maddi? sosyal ve moral hayatında ne kadar iyileşmeler sağlayabildi?

3) Bölgemizde taşlar yeniden döşenir ve küresel hegemonik güçler ile İslam dünyası arasında ilişkiler yeni bir mahiyet kazanırken? AK Parti iktidarı Türkiye?yi? İslam dünyasını ve dünyayı hangi perspektiflerden algıladı?

4) İslamcı bir bakış açısından AK Parti tecrübesi bir kazanç mı sağladı? yoksa kayıplara mı sebebiyet verdi??

Bu soruların peşinden giderken Kaan Arslanoğlu?nun ?İktidardaki güç tatminsizdir. Kendini ne kadar güçlü hissederse hissetsin daha çok güç ister. Arkasındaki desteği hiçbir zaman yeterli görmez. Yeterli görmedikçe kendini güçsüz hisseder? bir kısır döngüdür bu. İktidardaki güç bu yüzden eleştiriye karşı tahammülsüzdür. Eleştiri düşmandan geliyorsa öfkelenir? özdenetimini yitirir. Eleştiri dosttan geliyorsa daha çok öfkelenir? ifadelerini anımsadım. Özellikle son soru üzerinden gidildiğinde AK Parti?nin kurulduğu dönemde kendini tanımlayacak sıfat arayışı içinde olduğunu ve bunu ne liberal demokrat ne de Müslüman demokrat biçiminde değil muhafazakâr demokrat biçiminde görünür kıldığını biliyoruz. Buradaki muhafazakâr vurgusunun ne anlama geldiği noktasında o günden bu yana epeyce (nitelikli/niteliksiz) yorum ortaya konuldu.

Kanaatimizce yapılması gereken bu sorular ışığında AK Parti?yi doğru bir biçimde analiz edebilmektir. Türkiye?de İslamcılığın gelecekte alacağı biçimlenmeyi/yönsemeyi hatta varlığını büyük ölçüde belirleyecek bir tecrübe olduğu ortadadır AK Parti iktidar tecrübesinin.

Kitabı okuyanlar hem bir dönemi yakından takip etme? hem olayların fikri ve politik anlamlarını bir arada kavrama imkânına sahip olurlar. Çok uzun yıllar önce? bu ülkede? ekonomi ve politika üzerine konuşulmadan önce "Hele bir somut durumun somut tahlilini yapalım..." diye söze başlanırdı ya onun gibi. Tabi bunun yanında kitap AK Parti?yi ele alan kitaplarla birlikte daha farklı bağlamlarda okunabileceği gibi üçleme içinde bu kitabın oturduğu yer bakımından da ele alınabilir.

Ali Bulaç? Göçün ve Kentin İktidarı / Milli Görüş?ten Muhafazakar Demokrasiye AK Parti?Çıra Yayınları?ޞubat?2010?452 sayfa.
Bu yazı 2469 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur