Biz dünyadan nereye
Göçelim ya Muhammed?
Yeryüzünde riya ; inkâr ; hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller ; sayfalar ; satırlar
“Ebu Leheb öldü†diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi ; ya Muhammed;
Ebu Cehil ; kıtalar dolaşıyor!
Bir zamanlar Ümmet’in hâli pür melaline ağlayan ‘bayrak şairi’ Arif Nihat Asya böyle haykırıyordu… Şimdi de tefekkür zamanıdır ; haykırmak zamanıdır ; kıyam zamanıdır ; mücadele zamanıdır.
Üstad haklı. Ebu Leheb de ; Ebu Cehil de ölmedi Firavun da… Nemdud da ölmedi Abdullah İbn-i Ubey de… Mısır’da; Suriye’de ; İsrail’de ve dünyanın sair yerlerinde yaşıyor ; dolaşıyor.
Medine İslâm Şehri’nde münafıklarının reisi Abdullah Bin Ubey Bin Selûl ; mezkûr herifanın en tehlikesi… Firavun’dan da tehlikeli… Çünkü bir yüzüyle Müslüman diğeriyle kâfir… Bir gün kâfirlerin arasında diğer gün Müslümanların... Şimdi aramızda dolaşıyor mel’un! Şam’ın kenar mahallelerinde masum çocukları ; Nahda ve Adeviye Meydanı’nda Ümmet-i Muhammed’i öldürüyor. Taksim ve Ulus meydanlarında Müslümanları birbirine düşürüyor.
Evet ; Firavunlar ölmedi. Kıtalar dolaşıyor; içimizde yaşıyor ; devletlere ; milletlere ; cemiyetlere ; örgütlere ; partilere ; kuruluşlara sirayet ediyor…
Bir zaman Firavun ; Mısır’da Nil’in kenarında üç günlük taze erkek bebekleri öldürüyordu. Vahşice ; hunharca çocukları kesiyordu... Güncel Firavunlar bir bombayla yüzlerce çocuğu öldürüyor.
Çocuk ölünce anne ölür ; umut ölür ; gelecek ölür ; insanlık ölür…
Firavun ; kanla beslenir ; nefretle doyar ; itaatle güçlenir!
Firavun ; bugün kendine itaat etmeyen insanları; babaları ; anneleri ; genç kızları öldürüyor.
Baba ölünce cemiyet ölür ; cemaat ölür. Anne ölünce kâinat ölür. Genç kız ölünce saadet ölür.
Dünün Firavun’u özellikle bebekleri öldürüyordu. Bugünün Firavunlarının artısı var! Katmerli Firavun bunlar! Bugünün Firavunları Mısır’da ; Suriye’de çocukları öldürüyor. Annelerini öldürüyor. Babalarını öldürüyor.
Hâsılı ; Firavun ; katmerli Firavun ; kimi öldüreceğini biliyor! Kimi zaman rast gele; kimi zaman da seçerek öldürüyor. Binlerce insanı rast gele katlederken yıllar önce bir kumpasla idam ettikleri Hasan El Benna’nın oğlu Halid Firnas el-Benna’yı; İhvan başkanlarından Muhammed Bedii ;nin oğlu Ammar Muhammed Bedii’yi; İhvan liderlerinden Muhammed el-Baltacı’nın kızı Esma’yı hür dünyanın gözleri önünde taammüden öldürüyor. Müslümanlara gözdağı veriyor.
Şam’da masumların üzerine kimyasal silah atıyor. Yüzlerce çocuk çırpınarak can veriyor.
Ne diyelim ellerin kurusun katmerli Firavun!
Firavun ; kendine tapınılmasını istiyordu. Musa Aleyhisselâm’a iman eden hemen herkesle birlikte şirkten dönerek hidayete eren büyücüleri bile öldürüyordu. Bu vakıa ; Şuara Suresi’nin 41’inci ayeti kerimesinde şöylece bildiriliyor:
“Benim size izin vermemden evvel ; siz O ;na îmân ettiniz. Muhakkak ki O ; size sihri öğreten büyüğünüz (ustanız). Artık yakında elbette bileceksiniz. Ellerinizi ve ayaklarınızı mutlaka çaprazlama kestireceğim. Ve sizin hepinizi mutlaka astıracağım.â€
Şimdiki Firavunlar sokaklara çıkıp hak ve hakikati savunan Müslümanları öldürüyor.
Katmerli Firavun dedik! Şimdikiler ; Müslüman’ı öldürmekle kalmıyor üstelik bir de cesetlerini yakıyor. İnsanları camilerin içinde öldürüyor. Cami ; mescit yıkıyor. Camilerin içinde insanların cesetleri yakıyor. Korku imparatorluğu kuruyor.
Firavun ; itaat istiyor; teslimiyet bekliyor.
Firavun ; başkaldırıdan ; nümayişten korkuyor!
Firavun ; sessizlik istiyor; kabullenme istiyor.
Siz ; bu satırları okurken Kahire sokaklarına bir şehid daha uzanıyor. Şam’da bir bebek daha hıçkırarak ölüyor.
Şu mübarek Cuma gününde Şam ve Kahire semaları kelime-i şehadet nidalarıyla inliyor.
Eller duaya; gönüller sema kapısına açılıyor.
Mazlumların âhı Süreyya yıldızına varıyor.
Neredesin Ey Ömer ; ey Ali!
(…)
Ebubekir ;de nur ; Osman ;da nurlar...
Kureyş uluları karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
Ali ;nin önünde kapılar açılır ;
Ali ;nin önünde eğilir surlar.
Bedir ;de ; Uhud ;da ; Hayber ;de
Hakk’ın yiğitleri ; şehid olurlar...
Bir mutlu günde ; ki ölüm tatlıydı;
Yerde kalmazdı ruh... kanatlıydı.
Bu yazı 2012 kişi tarafından görüntülendi.