18 Ağustos 2013
KİME NE SÖYLEYEYİM?

KİME NE SÖYLEYEYİM?

Peşin peşin karamsar olduğumu söyleyeceksiniz. Haklısınız ben de sizin gibi düşünüyorum ama ; keşke başka çarem olsa. Nereye baksam ; nereden baksam pozitif olumlu ve aydınlık bir ortam göremiyorum. Belki de klinik bir vaka oldum...

ޞehirlerin en belirgin yeşil alanları mezarlıklar ve askeri birliklerin yerleri... Yeşil düşmanı bir toplum olduk. Yeşile dayanamıyoruz. Gördükleri yeşili nasıl betonlaştırabilirim diyenler o kadar çoğaldı ki…Yeşil bir alan gördüğümde ; içimden buruk bir sevinçle ne zaman ; nasıl betonlaştırılacağını düşünmeden kendimi alamıyorum.

ޞehrin ana art elleri üzerinde bir yığın inşaat projesi ; tespih tanesi gibi ; saymakla bitmez... İsimleri karma ; yarı Türkçe yarı İngilizce. Bu projeleri bu yol ağı kaldırır mı? Bunun mühendislik çalışmaları yapıldı mı? Bu projelere ruhsat verenlerin burada bir sorumluluğu var mı? Tarih bu projelerde sorumluluğu olanları nasıl kaydedecek? Veya nasıl yargılayacak…Gelecek kuşaklar bizi nasıl yad edecek?

ޞehir ve kasabaların da ; insanlar gibi bir ruhu vardır ve olmalıdır. Biz de öyle mi? Her taraf beton yığını ve ruhsuz. Estetikten yoksun. ޞehrin geçmişten gelen o güzelim mimarisini de hiçe sayarak her taraftan beton yığınları yükseliyor. Rant uğruna… İnsanları beton yığınlarının içine hapsettiğinizde ; o insanların ruhları da bir müddet sonra betonlaşıyor. Bunun bedeli çok ağır olacak farkında mısınız?

Artık dağdaki çoban bu üç harfin ne anlama geldiğini biliyor.AVM. “ALIޞ VERİŞž MERKEZİ!” bazı yerler de bunun İngilizcesini kullanıyorlar. Dedeleri İngiliz mi acaba ? “Mall of!”gibi… Böyle bir çılgınlık olabilir mi?Eski fabrikalar ; yol boyunda ne kadar geniş arsa varsa bu üç harfe “AVM”kurban verdik. Daha ne kadar kurban vereceğimiz de belli değil. Kim geri getirebilir bu güzelim arsaları. Betonlaştı bir kere. Biz çok sevdik bu AVM.’leri. Türkiye’ye girmek isteyen ne kadar YABANCI mağaza varsa bu AVM.ler sayesinde hepsinle komşu olduk. Bizim kendi esnafımız piç gibi dışarıda kaldı/kalacak. Çünkü o güce henüz gelemedi ve hazırlıksız yakalandı. Sessiz sedasız her geçen gün kaderi ile baş başa eriyip gidiyor. Kimin umurunda…

Hazır söz AVM. den açılmışken; bizim asırlardır dişimizle ; tırnağımızla oluşturduğumuz öz yemek kültürümüz de ; bir anda oldu “piç yemek” kültürü. Her AVM.nin en üst katı hızlı ve hazır yemek yeri. Birkaç günde hormonla şişirilmiş ne idüğü belirsiz tavuk parçacıkları çeşitli soslarla harmanlanarak göze hoş hale getirilip ; müşterilere hızlı bir şekilde sunuluyor. Onu yemeyenler için ; öbür taraftan soya kıyması ile yapılmış ; köfteye benzer ekmek arası adının önü farklı ama sonu “burger”le biten köftecik ve yanında kızgın yağda kızarmış patetes olmazsa olmazı. Ondan sonra gelsin “OBEZİTE” adlı bir “kantar hastalığı!”. Sağlık Bakanlığı sözüm ona mücadele başlattı. Önce izin ver sonra fren yap(!)...

Giyim kuşama girersem boğulurum ; çıkamam içinden. Her şey moda… Geçenlerde bir kot yıkama ve eskitme fabrikasına gittim ; aman Allah’ım! Onlarca insan ; maketlere geçirilmiş kot pantolonları ; ellerinde koca koca zımparalarla modaya göre maket üzerindeki  pantolona sürtüyorlar. Bir de mimar gibi ; karşıya geçip seyrediyorlar. Eskitmek için ellerinden geleni yapıyorlar ve  bizim gençler de yarış halinde o kotları kapışıyorlar. İnternet te bir özdeyiş gördüm “modası geçmeyen tek şeyin kefen” olduğu yazılıydı. Söyleyen doğru söylemiş. Outlet mağazalarına gittiğinizde daha birkaç ay önce normal mağazadan aldığınız giysinizi o mağazada görüyorsunuz. Yarış yapma şansınız yok ; baştan pes edin ve rahatlayın…

Komşularımızla “sıfır sorun” politikası derken ; hepsinle sorunlu olduk. Komşuda savaş oluyor ; burada bizim vatandaşımız ölüyor. ޞehirlerimiz Suriye’li ile doldu taştı. Kaçak  ve ucuz çalışıyorlar ; bizim vatandaşımız işsiz. Kiralık ev bulabilmek için emlakçılar seferber olmuş. Ne de olsa savaş kaçkını ve misafir değil mi?(!) Savaş bitince seni beni tanımazlar!...Karga misali…

Öldürülen bir gazeteci için hepimiz “Hrant” olduk. Öldürülen Amerikalı bir fotoğrafçı için İstanbul Emniyeti alarma geçti. Bakanlarımız açıklama üzerine açıklama yaptı. Özel ekipler kuruldu. Tabii yapılsın! Uluslar arası mahcubiyet yaşamayalım. Öbür tarafta kış günü helikopteri düşen bir parti liderini konuşa konuşa ölüme gönderdik. Hem de dondurarak!..

Bütün bu olup bitenler karşısında ; tepkisiz ne olup bittiğinin bile farkında olmadan seyreden bir toplum. Muz ağacında asılı bir ayna ve aynada  üç maymun gördüm. Sağıma  soluma baktım iki tanesini görebildim. Üçüncüsü belli! Ya diğerleri!.. Neresinden tutayım!

VİZYON Emlak Danışmanlık / Başakşehir
Hilmi ÇAKIR

15.08.2013 Bu yazı 2075 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur