20 Haziran 2013
GEZİ PARKININ ARDINDAN!..

GEZİ PARKININ ARDINDAN!..

Etkiye karşı Tepkinin oluşumunu insan olan herkes bilir. Ben size bir tekme atarsam ; siz de bana tekme veya yumrukla veya elinizde başka bir nesneyle karşılık verirsiniz. Bu duruma etki-tepki prensibi denir. Bana sevgiyle yaklaşırsanız ben size nefret ve kinle yaklaşım sergileyemem. Mümkün değil.  Bunun aksi ; söz konusu değildir.

Aşağılayıcı bir tabir bu ülkeyi yönetenlerin ağzından öyle veya böyle çıkarsa bunun mutlaka yansımaları olacaktır. Bu ülkenin huzura barışa ihtiyacı varken “Ben yaptım oldu!” anlayışı ile artık yönetilemeyeceği çok açık bilinmelidir. Bu ülkenin ortak alanlarında yapılacak bir mimari değişikliğin halkın büyük çoğunluğu tarafında kabul görmeli ; yoksa bunun sonu ; ülkede hiç de hak etmediğimiz görüntülerin oluşmasına neden olmaktadır.

Bir kelime toplumu germiştir. Bu kelime için şarkı bile bestelenmiştir.  “çapulcu musun vay vay!” ve bu kelime yıllarca hafızalardan silinmeyecektir. Hiç kimse  bu kelimeyi kabullenemez. Bugün  genel evde çalışana bile “o ----” kelimeyi söyleyemezsiniz. Sizi perişan eder. Dileriz bir an önce toplum sakinleşir. Herkes işine gücüne bakar.  Ne kadar yüksekte iseniz. O kadar dikkatli olmak zorundasınız. Yağlı direğe çıkmak zordur ama ; orada durmak daha zordur.

Ülkeyi yönetenler 50 yaş ve üzeridir.Günümüzde herkesin kabul etmesi gereken bir gerçek var ki bilgi çok çabuk üretilmekte ve  tüketilmektedir. İnternet çağında her şey göz açıp kapayıncaya kadar değişmektedir. Gençlik  bu konuda ;  anne ve babaların çok önünden gitmektedir. Kabul etseniz de etmeseniz de gerçek bu... Onlar bilgiye çok çabuk ulaşıyor ; kullanıyor ve tüketiyor.  Artık bir tane Meydan Laurse ansiklopedi yok ; binlerce var. İşte aramızdaki fark bu…Bütün ebeveyn konumda olan ve yönetenler bu gerçeği görmelidir.

Sosyal medya müthiş bir iletişim aracı. Yönetenler bu gerçeği algılamakta zorlandı.  Tedbir geliştirme için şu an çalışıyorlar. Korku toplumu yaratmayı hedefleyenler olabilir. Dünyanın dikkati ülkemize çevrilmiş durumda.  Ülkemiz için değişik “bahar” kavramları yabancı basın tarafından kullanılmaya başlandı. Onlar bahar dedi mi ; bilin ki; o kan ve gözyaşı demektir. Tanrı bizi bu bahar sevdalılarından korusun.

Her olayın en önemli sebeplerinden biri de ekonomiktir. Bugün iktidara yakın olanlar bilgiye çabuk ulaşıyor. Bilgiye ulaşan aynı zamanda paraya ulaşıyor. Bu toplumda çok net görülüyor. Paraya ulaşanlar ; bu kaynakların ellerinden gitmemesi için; dar bir çevrede bölüşümle ; pastanın büyük kısmını yemek istemeleri diğerlerini rahatsız etmektedir. “Kimi yer kimi bakar kıyamet bundan kopar!”…

Kitle hareketleri çok tehlikelidir. Kitlenin bilinci ; kitledeki en az bilince sahip kişinin seviyesine iner. Siz profesör dahi olsanız ; kitlenin içinde erirsiniz. Fertler bu tür eylemlere girerken bunun bilincinde olmalıdır. Benim oğlum ; kızım kesinlikle böyle bir şey yapmaz/yapamaz diyen anne- babalar bu gerçekle karşı karşıya kalabilirler. Toplumsal hareketler de bu durum her zaman görülebilir. Kaş yapalım derken bir de bakmışsınız ki göz çıkarmışsınız. Bunun bedeli de ağır olur.

Siyasi yelpaze önümüzdeki süreçte yeniden şekilleneceğe benzemektedir. Toplumun  yeni bir arayış içine girdiği  çok açıktır. Her siyasi parti bunu çok iyi analiz etmek zorundadır. Bu olayları küçümseyenler orta vadede kaybedecektir. Atatürk’ün bu Cumhuriyet’i niçin Gençliğe emanet ettiği şimdi toplum tarafından daha iyi algılanmıştır. Gençliği ıskalayan geleceği de ıskalamış olur. Her konuda daha fazla özgürlük ; adalet ; anlayış ; saygı ön plana çıkacaktır. Çift yüzlü davranışlar ;yalan ;kısa vadeli çözümler her zaman kaybedecektir.

Bu olaylarda ; Türk Basınının büyük bölümü ilk üç gün ; üç maymunu oynamıştır. Bu toplumu kör zannedenler ; öncelikle kendileri bir göz doktoruna acil gitmelidir. Basın ; gücünü özgürlüğünden almalıdır. Patrona dayalı bir basın kabul edilemez. Rüzgara göre hareket edenler ; rüzgar kesildiği zaman nereye düşeceklerini de iyi hesap etmelidir.  Hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Bedel ödemeden yaşamak isteyenler asalak olarak yaşamı seçmişlerdir. Sarıldıkları dal ayakta kaldığı sürece hayatta kalabilirler.

Yasakçı bir zihniyetle toplumları uzun süre yönetemezsiniz. Yasakladığınız her faaliyet yer altına inecektir. Bu hareketleri takip etmek için ilave güçler oluşturmak zorunda kalacaksınız. Buzdağı gibi (Aysberg) dışarıdan görünen kısım çok az ; derinlikteki kısım ise daha büyük olacaktır. Bu yöntemi deneyen ülkeler geç de olsa bu yanlıştan dönmüşlerdir. Eski Sovyetler Birliği gibi…

Bu toplum artık 31 Mayıs öncesi toplumu değildir.Toplum; daha özgür ; daha çevreci ; daha özgün ; yaşam biçimine en az müdahale ; bayrağına ; toprağına vatanına ; yaşadığı çevreye daha duyarlı ;daha paylaşımcı ;daha hoşgörülü ; inançlara saygılı ;etnik ayrımcılığı sevmeyen ; Ata’sına sahip çıkan ; baskıcı ; gece yarısı operasyonları istemeyen ; lideri belli olmayan ; yeni bir doğum sancısı yaşamaktadır. Bu sancı ne kadar sürer bilemem ama ; mutlaka güneş yarınlarda daha aydınlık doğacaktır.(20.06.2013)

                                                                                                                                                                                                Hilmi ÇAKIR
hilmicakir@gmail.com
Vizyon Emlak / Terasium
Bu yazı 2106 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur