25 Mart 2012
Analarımız Bir Asırdır Ağlıyor

Analarımız Bir Asırdır Ağlıyor

Üst üste gelen acı haberler hem yüreğimizi dağlıyor‚ hem de geçmiş yaralarımızı depreştiriyor.  Slogan haline gelmiş meşhur bir sözümüz var  “Analar ağlamasın!”. Acı olarak ifade etmek zorundayım ki bizim analarımız yüz yıldır ağlıyor. Hem de  Cony’ler Tony’ler‚ Hans’lar yüzünden!

İtilaf Devletleri karşısında Osmanlı’nın Almanya ile beraber savaşa girmesi için iki  Alman gemisinin Osmanlı Bayrağı çekerek Sivastopal Limanına gidip ÇARLIK Rusya’sını bombalaması neticesinde Çanakkale’de 250.000 Kahraman Türk evladını  şehit verdik. Sonuç ne oldu Hans’ların dedeleri savaşı kaybetti diye‚ Kahramanca savaşmamıza rağmen mağlup sayıldık. Mondros Mütarekesine imza attık. Ne Ordu kaldı ne de Vatan! Kınalı kuzularımız gün yüzü görmeden‚ tıbbıyeli gençler okullarını bitiremeden bu dünyadan göç edip gittiler. Bu ülkenin aydınları‚ bilim adamı olacak genç nesilleri mesleklerine başlayamadan o cephelerde şehadet şerbetini içtiler. Enver Paşa Başkumandan! Alaman dostlarına yaranabildi mi acaba?  ޞimdi ki Almanya’nın ahde vefası var mı? “Siz bizim yüzümüzden 250.000 şehit verdiniz‚ koskoca İmparatorluğunuz parçalandı‚ perişan oldunuz‚ tarumar oldunuz” diyen var mı? Hiç duydunuz mu? 1960’lı yıllarda işçilerimizin dişlerini kontrol ederek bizi ülkelerine işçi olarak kabul etme nezaketi gösterdiler!. Nerede pis işleri varsa bize yaptırabilmek için. İşte hediyesi bu…

Çanakkale Savaşlarının külleri arasından İstiklal Savaşını müteakip genç Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.  Demokrasi içersinde çok partili döneme geçtik. Bu sefer Amerikalı Dostlarımız bizi çok sevmeye başladı. Demokrat Parti İktidarı‚  ABD’nin desteğini alabilmek‚  Nato’ya girebilmek ve yardım alabilmek için;  Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında Bir Türk Tugayını taa Kore’ye‚ dünyanın öbür ucuna savaşa gönderdi. 1950-1953 yıllarını  da o eski radyolardan dinlenen ajanslardan gelecek acı haberleri bekleyerek geçirdik. Anaların gözyaşı hiç dinmedi. Dünyanın öbür ucunda eşsiz  kahramanlıklar gösteren Mehmetçiklerimiz yüzlerce kahramanımızı o topraklarda şehit bırakarak kalanlar 1953’de yurda döndüler. Merak edenler  yaşayan Kore gazi’lerimizi ziyaret ederek Cony ve Tony’lerle ilgili birçok anı dinleyebilirler.

Sonra Türkiye Cumhuriyeti bölgesinde bir güç olmaya başladı. Baktılar ki bu iş böyle olmayacak bu Türkler güçlenecek. Bunların başına öyle bir çorap örelim ki; birbirlerini kırsınlar‚ biz de uzaktan seyredelim. “PKK” denen canavarı bu milletin başına musallat ettiler. Kim tarafından beslendi‚ desteklendi ve desteklenmeye devam ediyor. Geçmişte uğrunda şehit olduğumuz dostlarımız ve onların dostları tarafından… Tam tamına 29 yıldır kendi topraklarımız içinde ve komşu dediğimiz ülkelerde on binlerce şehit verdik ve vermeye devam ediyoruz. Anaların gözyaşları hiç mi hiç kurumadı. Anadolu’da Ana olmak mangal kadar yürek ister. Nene Hatun’ların Kara Fatma’ların torunlarının da gözyaşları kurumadı. Bu gidişle‚  böyle dostlarımız(!) ve komşularımız(!) olduğu sürece gözyaşı akmaya devam edecektir.

ABD‚ 11 Eylül terör saldırılarını bahane ederek 11 yıldır oluşturmuş olduğu konsept gereği Usam-e Bin  Ladin-i Yakalayabilmek için Afganistan’ı işgal etti. Kendi amaçları için kullandığı Ladin-i  bu sefer de imha etmek için... Geçen yıl LADİN-i yakalayıp uçaktan cesedini denize atarak imha etmelerine rağmen hala Afganistan işgali sürüyor. Karza-i adında bir  kuklayı da devletin başına getirip destekleyerek işgalini sürdürüyor. Karza-i’nin tüm sülalesi Amerika’da yaşıyor. Karısı‚ çocukları Pakistan’da. Kendisi nerede? Kabil’de. Ne kadar vatansever bir lider değil mi?... Peki biz ne yapıyoruz orada? Bir Tugay seviyesinde ki askeri gücümüzle (1646 Personel) dost ve kardeş Afgan topraklarında ne işimiz var? O yoksul ülkenin insanları  kurtuluş savaşında bize dişinden tırnağından arttırdığını‚ kulağındaki küpeyi‚ kolundaki bileziğini yardım olarak göndermedi mi? Biz de o paralarla Rusya’dan silah almadık mı? Ahde vefa  için mi oradayız? Yoksa Newyork’ın yıkılan ikiz kuleleri için mi?

Yürekleri dağlayan en son acı haber 16 MART 2012’de Afganistan’ın başkenti Kabil’den geldi. 12 Vatan evladımızın içinde olduğu helikopter‚ Kabil bölgesinde görev yaparken sebebi henüz belirlenemeyen bir nedenle düşmüştür. O gencecik kahraman Mehmetçikler Hakkın Rahmetine ve şehitlik  mertebesine kavuşmuşlardır. Allah Rahmet Eylesin. Milletimizin başı sağ olsun. Cenazeler yurda getirilmiş ve memleketlerinde toprağa verilmişlerdir. Bu başarılı kahramanlar şehadet şerbetini içmişler ve anaların gözyaşları sel olup akmıştır. Kim için‚ ne için? Kim ne diyebilir? Yarın çocuklarına anneleri‚ babalarının şehitliğini nasıl anlatacaktır?  O çocuklar bu  durumu ne kadar kabullenebilecektir?  Tabii biz ne kadar kabullenebiliyorsak ‚ onlar da o kadar kabullenecektir.

Bulunduğumuz coğrafya bir ateş topu gibi! Topun nereye ne zaman düşeceği belli değil. Suriye ile ilgili gizli kapaklı görüşmeler devam ediyor. Beşar Esad’ın bileti batı güçlerince kesildi. Bu işte kendileri zarar görmeden bize fatura etmeye çalışıyorlar. Hiç arzu etmediğimiz bu gerçekle karşı karşıya gelirsek; anaların gözyaşları Asi Nehrini taşırır. Artık analarımızın yüz yıldır ağlamaktan gözpınarları kurudu. Yetkili ve etkili tüm kademeler şunu bilmeli ki; Cony- Tony ve Hans’ların menfaatleri  yüzünden analarımızın gözyaşı kalmadı. Onların da en az Marry’ler‚ Elizabeth’ler‚ Caroline’ler kadar mutlu olarak yaşamaya hakları var. Bu topraklarda ana olmanın kaderi; çile‚ gözyaşı‚ gam ve keder olmamalıdır. 

Hilmi ÇAKIR   
Başakşehir Vizyon Emlak Danışmanlık
0212 4885885 05327064620
www.vizyon.sahibinden.com Bu yazı 2088 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur