05 Ekim 2011
Başakşehir?de kaybettiklerimizi nerde bulacağız?

Başakşehir?de kaybettiklerimizi nerde bulacağız?

Mahalle kültürümüzü kaybettik mesela.  Hani şu bakkalı ; çakalı ; kasabı ; kabadayısı ; delisi ; velisi  belli olan mahallemiz vardı ya. Her gün bir şekilde yolumuzun düştüğü ;  birkaç caddenin  kesişip buluştuğu küçük bir meydan ; yanı başında mütevazi bir cami ;  meydanı gölgeleyen asırlık ağaçlar?  Dükkanlardan sokağa sarkmış  tabure tezgahlar ; simitçisi ; ayakkabı boyacısı ; dondurmacısı..  

Bildiğiniz bizim eski mahalle işte. Onu kaybettik. ޞimdi sitemiz var.  Ve site kültürümüz oldu diyeceğim ama ?site?nin kültürü mü olur?? diye hemen itiraz edeceksiniz biliyorum.   Adına ne dersek diyelim bu yeni site hayatımız ve numaralı bloklarımız tadımızı kaçırıyor dostlar.  Rakamlar ; kodlar ; şifreler ; fişlenmiş bir mahkum gibi hissediyoruz kendimizi zaman zaman. Yeniye düşmanlık değil hayır ; yeni ayrıdır yenilgi ayrı. Biz bu sitelere ; bu soğuk havaya yenildik sanki.

Tadımızı tuzumuzu kaybettik vesselam. Ne külfet gelir oldu bize tebessüm böyle. Ne asık suratlı ; çatık kaşlı sokaklarımız var.  Yağmur yağınca bile zevk almıyor bu kaldırımlar. Oysa hüzün şarkıları dinlemek vardı her yağmurda kaldırımlardan.  Her bir damla taşa değdikçe yumuşardı taşlar ; yüreğimiz yumuşardı. Hani söylemesi ayıp ; gözlerimiz yaşarırdı sonbahar yağmurlarını seyrederken  pencereden. O hüzünlü göz yaşlarımızı da ; ilham kaynağımız yağmurlarımızı da arar olduk mu acaba? Yoksa neyi kaybettiğimizin henüz farkında bile değil miyiz?

Baksanıza sokağa ; direksiyondaki ağabeylere ; ablalara? havalara ; bulutlara bakın. Ve yitirilmiş ufuklara!  Öteki mahallede diz dize oturup çizdiğimiz şu hülyalı ufuklar.  ޞu mülkün emanet olduğunu birbirimize fısıldadığımız günler. Kuşun kanadından ; karıncanın yuvasından ; örümceğin ağından ibret aldığımız günler.  Bir cenaze de geçmiyor ki sitemizden irkilelim.  Bir mezar taşı görmeyeli kaç zaman oldu acaba? Eski mahallede dip dibe yaşardık ölenimizle. ޞimdi mezarlarımızı da yitirdik ; en yakını 15 km ötede ; bir dağın tepesinde.

Tabut geçmeyen caddelerde  çeşit çeşit konvoylarda çeşit çeşit kovboylar seyrediyoruz. Düğün konvoyu ; sünnet konvoyu ; asker konvoyu ; maç konvoyu ; geliyorum kaç konvoyu ; gençlik konvoyu ; stres atalım konvoyu?  Ve tabiî ki kovboylar.  Abartı eksozlar ; kornalar ; patinajlar ; makaslar ; bağrışmalar ; ıslıklar ; olmadık artistlikler.  Cenazesi olan ; hastası olan ; çocuğu olan ; uykusu olan ne yapsın? Onlar da konvoy yapacak ; başka çaresi var mı ?  Kediler ; köpekler bile ürküyor bu havayi fişeklerden farkında mıyız? O tılsımlı ; akşamları  yürüdükçe eridiğimiz caddeleri kaybetmişiz artık.

Peki yüzü nurlu adamlar nereye kayboldu böyle.  Selam versem alır mı diye tereddüt geçirmekteyiz hangi simaya baksak. Günübirlik umrecilerimiz sayesinde zemzeme ; hurmaya doyduk da ; bir  titreyen sese ; nemlenen göze ne çok açız hacım! İnci tespihler ; simli seccadeler ; işlemeli takkeler artık Medine kokmuyor hayırdır?  Sen ravza?yı anlatıyorsun da ben oturduğun koltuktan gözümü alamıyorum heyhat. Utancımdan yere baksam halıların ; pencereye baksam perdelerin perde oluyor gözüme. Yok hacım yok ; yorma kendini bu odadan Kabe gözükmüyor!

Ne dersiniz dostlar ; acı mı konuştuk ; çok mu karamsar olduk? Hani ; zaten bu site şehirlerin fiziki durumu pek elvermiyor yüz yüze bakmamıza.  Bari diyorum biz zorlasak kendimizi biraz. Cafelerde nargile tüttürmekten öteye geçse muhabbetimiz. Bir nargile dumanı kadar çekebilsek  birbirimizi ciğerlerimize ; kalbimize. Diyelim benzetmem abes oldu ; kitap gibi okusak birbirimizi. Ya da kitap okusak birbirimize. Asr?la başlasak yine ; kaybettiğimiz o yer minderinde. Arasak yitiğimizi ; yitik adabımızı ; ilmimizi ; kimliğimizi.

Bütün bu kayıpların adresi Başakşehir değil mutlaka.  Bu gün ?değerler? açısından baktığımızda maalesef tüm toplum olarak kayıptayız.  Ama her kişi kaybettiği yerde arayacak iğnesini.  Er kişi bilecek neyi nerde yitirdiğini.  Var olunca ne değeri var bir iğnenin ; kaybolunca ne kıymetli bir iğne. Ne zordur sökük bir pantolonla sokağa çıkmak. Ne zordur yitik bir iğneyi bulmak.

Ne güzeldir ; ne zordur Başakşehirli olmak?

Bu yazı 2101 kişi tarafından görüntülendi.

Yorumlar


Avatar

betül | 09-10-2011 22:00:00

Tek kelime ile MÜKEMMEL. Benim içimde olupta yazamadıklarımı ; duygularımı ; duygularımızı ne güzel ifade etmişsiniz. Ağzınıza sağlık.


Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur