26 Eylül 2011
ANLAYABİLMEK  ve ANLAޞILMAK

ANLAYABİLMEK ve ANLAޞILMAK

?ޞirin bir kasabadaki dükkanın camında ?Satılık Köpek Yavruları? ilanı asılıydı. Yazının üzerinde? içeriye meraklı gözlerle bakan küçük bir baş beliriverdi. Sevimli? ürkek bakışlı? yedi sekiz yaşlarında bir çocuktu bu. Dükkanın çıngıraklı kapısını açtı ve içeri girdi. Tezgahın arkasında duran yaşlı adam? başını okuduğu gazeteden kaldırdı. Gözlüklerinin üzerinden

çocuğa bakıp:

-Buyur küçük bey? ne istemiştin? diye sordu.
Küçük çocuk vitrindeki ilanı işaret ederek;
_ Ben? dedi. Bir yavru köpek almak istiyorum.
Yaşlı adam bir ıslık çaldı? bu ıslıkla beraber tezgahın yanında duran kulübenin içinden beş tane yavru köpek kuyruklarını sallayarak çıkmaya başladı.
_ Yavruların fiyatı nedir? Diye sordu çocuk.
_ Senin ne kadar paran var? Diye soruyla karşılık verdi yaşlı adam.
Çocuk elini cebine attı ve bütün parasını çıkartıp tezgahın üzerine koydu.
_ Beş milyon beş yüz bin? dedi.
Adam gülümseyerek mırıldandı.
_ Tanesi elli milyon ufaklık? dedi. Bakışlarını tekrar gazetesine çevirdi.
Bu arada çocuğun gözleri kulübeden çıkan yavruların en sonuncusuna takılıvermişti. Bu yavru köpek? sekerek ve ağır ağır yürüyordu. Diğerlerinden geride kalmıştı. Onlara ayak uyduramıyordu.
Çocuk? eliyle köpeği işaret ederek:
_ ޞu? dedi. En arkada kalan yavru? o ne kadar?
Adam? yine gözlüklerinin üzerinden çocuğun işaret ettiği yavruya acıyarak baktı:
_ O yavru sakat! Hiçbir zaman diğerleri gibi koşup oynayamayacak. Onu almak istediğini sanmıyorum? dedi.
Çocuk kararlı ve sert bir ifadeyle tekrarladı:
_ Onun fiyatı nedir?
İhtiyar satıcı çocuğun gözlerine bakmadan:
_ Eğer onu gerçekten almak istiyorsan? sana bedava veririm? dedi.

Adamın bu sözleri çocuğu çok sinirlendirdi. Çocuk? adama bir şey anlatmak ister gibi aniden eğilip pantolonunun paçasını yukarı doğru sıyırmaya başladı. Satıcı olup biteni şaşkınlıkla izliyordu. Çocuğun paçası sıyrıldıkça ayak bileğinden diz kapağına kadar uzanan metal protez bir bacak ortaya çıktı.
Çocuk büyük bir ciddiyetle adamın gözlerinin içine bakarak:

_ Ben de diğer çocuklar gibi koşup oynayamıyorum. Bu yavrunun KENDİSİNİ ANLAYABİLECEK birine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum? dedi.?

    Evet! Öykünün devamını zihnimizde kurgularsak? herhalde hepimizin hayalinde yavru köpeğiyle neşeli günler geçiren bir çocuk canlanıverir. Çünkü kişisel mutluluğun temelinde karşı tarafı anlayabilmek ve başkaları tarafından anlaşılabilmek yatar. Kalıcı dostluklar ancak birbirini  anlayabilen ve hislerin ortak dilini çözebilenler arasında kurulur.Gerçek dostlar sadece söylenenleri değil?dile getirilemeyenleri de  duyar ve anlar.Karşısındakinin mimiklerini?beden dilini okur ve bunların arkasında saklı kalan gizli duyguyu yakalar.Bu duyguya sahip çıkar.Asla küçümsemez?yadırgamaz?yargılamaz?eleştirmez.Sadece kabul eder ve anlar.

    Her insanın en çok ihtiyaç duyduğu şeydir kendisini anlayabilen biri.Düşünün?şu metropol şehirde bir günde ne kadar çok kişiyle karşılaştığımızı ve bu insan kalabalığı içindeki yalnızlığımızı! Acaba yaptığımız konuşmalar içinde hangi oranda ?maskesiz? kendimizden? ?maskesiz? duygularımızdan bahsedebiliyor ve bunun karşımızdaki kişi tarafından olduğu gibi anlaşıldığını? kabul gördüğünü hissedebiliyoruz ?

    Zordur bir başkasının duygularını anlamak. Çünkü bu önce kendi kabımızdan sıyrılmayı ve karşımızdakinin kabuğuna girmeyi gerektirir. Kendimizi onun yerine koyup? o pencereden dünyayı seyretmedikçe muhatabımızı anlayamaz ve hissiyatına ortak olamayız. Anlaşılmayan ve paylaşılmayan duygu ve düşünceler ise? kişiyi hazineleri kendi içinde saklı kapalı bir kutu olarak kalmaya mahkum eder.

    Muhatabımız bir çocuk olduğunda ise? onu anlamak çok daha fazla çaba gerektirir. Çünkü bir çocuğun dünyası yetişkinin dünyasından tümüyle farklıdır.

    ޞimdi kendi kabımızdan sıyrılıp küçük bir çocuğun bir gözüyle dünyayı görmeyi bir deneyelim:

 ?Etrafım benden çok çok uzun boylu insanlarla dolu olduğundan her zaman yukarı doğru bakarak konuşmalıyım. Bu uzun boylu insanlar aynı zamanda her şeyi benden daha iyi biliyorlar ve benden daha güzel yapıyorlar. Benim çok eğlenceli bulduğum oyunlar? bazen onları çok kızdırabiliyor. Benimle beraber vakit geçirmelerini istediğimde yapacak daha önemli işleri olduğunu söylüyorlar. Böyle söylediklerinde kendimi o kadar önemsiz ve değersiz hissediyorum ki! Uymakta ve anlamakta güçlük çektiğim bir çok kuralı bana sürekli yineliyorlar. Bu kurallara uymak için çok çaba sarf ediyorum ve genelde başarıyorum. Başardığım zamanlar kimsenin sesi çıkmıyor? ama bir hata yaptığımda anında fark ediyorlar ve kızıyorlar. Büyük heyecanla bitirdiğim bir çalışmayı gösterdiğimde ya gereken önemi göstermiyorlar ya da hemen yanlışımı görüyorlar. O zaman tüm gücümle onlara haykırmak istiyorum. Ben de bu dünyaya sizin kadar erken gelmiş olsaydım sizin gibi güçlü ve bilgili olsaydım? yapılması gerekenlerle yapılmaması gerekenleri birbirinden ayırt edebilseydim? bu kadar çok hata yapmazdım. Ama ben küçük bir çocuğum! Her şeyi öğrenebilmem için bana yeterli zaman tanıyın? beni hemen yargılamayın? ayıplamayın? hakkımda hüküm vermeyin. Ne olur beni birazcık anlayın!?

    Evet! Çocuğun penceresinden bakıldığında dünya karmaşık ve ürkütücü gözüküyor. Bize düşen ise bu karmaşık dünyaya uyum sağlarken ki çırpınışlarını? yalnızlıklarını ve duygularını anlayabilmek.

    Hepinizin daha iyi anlaşıldığı ve anladığı bir dünya dileğiyle?

Psikolog  Gülten İKİZOОLU
Başakşehir Sıradışı Eğitim Danışmanlık

İletişim ve Kroki İçin TIKLAYINIZ

Bu yazı 2138 kişi tarafından görüntülendi.

Yorumlar


Avatar

seyma kırca | 27-09-2011 22:00:00

yazılarınızı cok beğenıyoruz. devamlarını beklıyoruz.


Avatar

seyma | 27-09-2011 22:00:00

BILGILENDIRICI YAZILARINIZI BUYUK BIR HEVESLE BEKLIYORUZ. TESEKKURLER :)


Avatar

fatma | 27-09-2011 22:00:00

Çocukların dünyasından bakabilmeye dikkat çeken anlaşılabilmenin güzelliğini anlatan hoş bir yazı..


Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur