15 Mayıs 2020
İnsan Olmak!Aslında tüm mesele bu! İnsan kalabilmek, ve bunun için mücadele etmek!

İnsan Olmak!Aslında tüm mesele bu! İnsan kalabilmek, ve bunun için mücadele etmek!

İnsan Olmak!

Aslında tüm mesele bu!

İnsan kalabilmek, ve bunun için mücadele etmek!

Hayat yolculuğu beşerden insanlığa doğru olan bir süreçtir. Hz. insana...

İnsan dünyaya insan olarak değil beşer olarak gelir.
Beşer, emekler, koşar, yaşar , şaşar, sonra kendini aşar.
Bu mücadelenin tamamı insan olabilmek ve insan kalabilmek içindir.
Beşer egosu ve beni aşarak kendi olma mücadelesini verir. Kendine ulaşan , insan olur
ve insanlığa hizmet eder. İstek, haz, hırs ve çıkarları bir kenara itip başkaları için bir dünya kurma derdine düşer. Başkaları onun için bir aynadır, kendine çeki düzen vereceği bir ayna.
Ondan sonra işte kendini aşar.

Beşer olarak geldiğimiz dünyaya kendimizi arayarak devam ederiz yolculuğumuza.  İlk adım niyet sonrasında ise düşünmek. Düşünmeye başlamak yolda olmaktır. Sorgulamakla devam eder yolculuk, her şeyi sorgulamakla...

Sonra anlamlandırmaya başlarız. Anlam yükleriz dünyaya, doğaya, insana…
Yüklediğimiz bu anlamlar şekillendirmeye başlar ruhumuzu. Ve öğrenmeye başlar insan…
En büyük gücün bilgi olduğunu keşfeder. Sonra seferler başlar, dış alemden iç aleme...
Her arayış bir seferle başlar ...
Sonra insan bedenini, zihnini, duygularını ve en sonunda da ruhunu keşfetmeye başlar.
Ve bu dört unsura yatırımlar yapmaya. Sadece bir bölümüne yatırım yapmak ve onu beslemek, onu ön plana çıkarmak farklı sonuçları çıkarır.
Bedeni ön plana çıkaran kendini beğenmişliğe, aklı ve zihni ön plana çıkaran vahşiliğe, duyguları ön plana çıkaran hayvaniliğe, sadece ruhunu ön plana cıkaran mistikliğe neden olur.
Oysa insan dört unsurun da bir arada geliştiği , denge durumu, eşrefi mahluktur.

O'nun için yaratılmamış mıdır tüm kainat?
İnsan olabilmek… Aslında tüm mesele bu. Ve insan kalabilmek.
Tam oldum dediğinde her şey yeniden başlar.
İnsan olma serüveni , insanlara faydalı olma süreciyle devam eder.
İnsanlara doğruluk, iyilik, hak, adalet ve ahlakla davranmak… İstikameti olan bir doğruluk, iyilik , adalet ve ahlak…

Bu hayat yolculuğunda beşerliklen insanlığa ve insanlığın en üst mertebesine çıkmak
için , kişinin iki önemli yol arkadaşı vardır; edep ve haya.
Edep ve haya kişinin yaratıcı karşısında haddini, diğer tüm canlı ve cansız mahlukatlar
içinde yeri ve konumunu bilmesini sağlar.
Edep ve haya sahibi kişi kendine, çevresine ve doğaya saygılıdır. Kendi özü ve özelini koruduğu gibi , başkalarının özü ve özelini de korur. Utanma duygusu olduğu için örnek bir ahlak abidesidir.
Edep ve haya varsa hayat da vardır.

Yunus’un dediği gibi:

“İlim ilim bilmektir

ilim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Ya nice okumaktır.”

Önce ilim bilmektir. Peki nedir ilim? Kadim kültürümüze göre ilim, emaneti yani insana verilmiş, ilim, marifet, bilgiyi bilmesi, insan olmayı bilmesi, devamında kendini bilmesidir.

Ama insan kendinden kaçar oldu. Kalabalıklara, Avm'lere, kafelere , statlara...

Bilgisayar, tablet , cep telefonlarına ...

Instagram, Twitter , Youtube, Facebooka...
Bir türlü kendiyle başbaşa kalamaz oldu. Korkuyor çünkü kendiyle yüzleşmekten... Yaptıklarından, yapmadıklarından, yapamadıklarından, sorumluluklarından...

Korkuyor vicdanı ile başbaşa kalmaktan...
Kayboldu insan kalabalıkların, gürültünün, hız ve hazzın içinde.
Ağaç ararken ormanın içinde kayboldu.

Doğum ile başlayan hayat yolculuğu ölene kadar devam eder. İnsan için bu bir kemale erme yolculuğudur. Anlamlı ve güvenli bir hayat sürmek isteyen insan kendisine bazı varlık soruları sorar? Nereden geldim, nereye gidiyorum ve şu anda neredeyim?
Kökenim ne, sonum ne olacak, ve şu anda ne yapıyorum, neyle meşgul oluyorum, derdim ne?
Bu sorularda üç zaman dilimi vardır. Geçmiş , gelecek ve şu anda yaşanan zaman.
Bu üç zaman bilgisi ve yukarıdaki soruların cevapları anlamlı olup birbirlerine bağlı tek bir bilgi olursa , kişinin hayatıda anlamlı olur.
İnsanın bulunduğu evrende hemcinslerine, çevreye, canlılara, hayvanlara , doğaya verdiği tahribat ve zarar bu üç bilginin bir arada ve anlamlı olmamasındandır.

Evde kaldığımız bu günler kendimizi aramamıza, bulmamıza vesile olması dileğiyle.

                                                                                                                  Mustafa TEZCAN

Bu yazı 2487 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur