03 Mart 2011
CHP İl Başkanı Nebil  İLSEVEN Başakşehir?de...

CHP İl Başkanı Nebil İLSEVEN Başakşehir?de...

Cumhuriyet Halk Partisi Başakşehir Altınşehir Mahallesi Seçim Ofisi açılışına gelen İstanbul İl başkanı Nebil İlseven Başakşehirlilerle buluştu. Yoğun katılım ve coşkunun hakim olduğu açılışta kadınlarla ve gençlerle halay çeken ; yaptığı konuşma sık sık tezahüratlarla kesilen İlseven donanımı ; içtenliği ; vizyonu ile yepyeni bir siyasetçi portresi çizdi. Tüm bu yoğunluğun arasında bize zaman ayırarak sorularımızı içtenlikle yanıtlayan yeni il başkanının gerek profesyonel yönetici kimliği gerekse içimizden biri imajı ile sürdüreceğini düşündüğümüz bu yeni görevinde başarılar diliyoruz.

Biz sorduk Sayın İlseven yanıtladı?

YEREL BASIN

Basın değişiyor diyorlar ya ; teknoloji ve dijital medya ile aslında bir yandan da yerel olarak da yazılı basının gittikçe daha çok önem kazandığını düşünüyorum. Bunu ; Sarıyer?e Gaziosmanpaşa?ya gittiğimde görüyorum. Ulusal medya tiraj kaybediyor ama yerel basının aynı dertten mustarip olduğunu düşünmüyorum ve bunun halen büyüyecek bir alan olduğundan eminim. Ulusal medya ; insanların günlük dertlerine ve arayışlarına uzaklaştı. Oysa yerel medya hayatında içinde olan ve hayatın içinde olduğu halde büyüyememiş bir medya. İnsanlar bir yandan da kendi dertleriyle ilgili yoruma dayalı ; akıllı uslu bir gazetecilik mantığında düzenlenmiş okunacak malzeme istiyorlar. Bence bunun önemi çok büyük. Siyasi olarak da özellikle sosyal demokrat anlayışla örgütlenme iddiasında olan bizim gibi bir partinin bu yerel duyarlılığa çok önem vermesi gerekiyor. Bu nedenle bizim içinde çok önemli bir enstrüman ve önemli bir mecra. Yerelde siyaset yapmak isteyen hiç kimsenin göz ardı etmemesi gerekiyor. Ulusal medyadan daha etkili olabileceğini söylüyorum.

SEÇİMLER

Önümüzdeki seçim başka hiçbir seçime benzemeyecek. Hem uygulama olarak ; hem sonuçları itibarıyla öyle olacağı görülüyor. Uygulama olarak yöntemler yaklaşımlar bakımından çok ciddi bir bilgi ve veri bombardımanı olacak ; seçmen allak bullak olacak diye düşünüyorum mobil telefon ; internet gibi araçlarla. Yaşamadığımız bir şey yaşayacağız gibi bir his içindeyim.

Dolayısıyla bizim partimizin de bu anlamda o alanı boş bırakmaması gerektiğini ; o yönde imkânlar ne gerektiriyorsa onu seferber ederek ; bu kitle erişimini mutlaka sağlaması gerektiğine inanıyorum. Biz de buna göre kendi hazırlığımızı ve katkılarımızı İstanbul olarak yapmaya çalışıyoruz. O yönde ciddi bir çalışma var partide. O noktada geri kalacağımızı hiç sanmıyorum.

İkincisi ; yaklaşımları farklı insanlarla da görüştüğümde ; biz CHP?liler güle oynaya bu seçime kazanacağız ; diye gidiyoruz. Umuyorum ve öyle inanıyorum ki çok gerilimli bir seçim dönemi olmaz. Çünkü herkesin aklını başında tutması ; sinirlerine hâkim olması ve sağduyunun ön plana çıkması gerektiği bir dönem yaşayacağız. Çünkü çok kritik sorunların gündeme geleceği ; çok derin duyarlılıkların öne taşınacağı durumlar olabilir. İnşallah sağduyu galip gelir ; bu noktada hem adaylar hem liderler üstlerine düşen görevleri yaparlar diye düşünüyorum. Biz CHP olarak güle oynaya sakin ; güvenle bu işe giriyoruz.

Halka ne anlatacağız? CHP olarak bizim hep kendi içimizde konuştuğumuz ; kendimize göre çareler oluşturduğumuz ?Bak geldiğimizde nasıl yaparız görürsünüz? dediğimiz konuları daha da kristalleştirip insanların önüne koymamız gerekiyor. Çünkü insanlar bize ?gelelim de yapalım? mantığıyla oy vermeyecekler. Bir yanda somut ; fiziki olarak ellerine verilenler var. Bir de bizim onlara vereceğimiz sözler var. Bu ; asimetrik bir durum. İktidar partisiyle karşılaştırdığımızda; iktidar olmakla verme imkânına sahip. Fiziksel olarak biz ise muhalefet olarak ancak söyleme ve söz verme imkânına sahibiz. İşte o sözlerimizin içini dolu dolu düzenlemeli ve insanları ikna etmeliyiz. Bunun en önemli yolu da samimiyet. Samimi olduğumuzu insanlara göstermeliyiz. Bakın ben şuna güveniyorum ; İstanbul?da yerel seçimler de 4 belediyeden 12 belediyeye çıktık. Nasıl oldu bu; çünkü o 8 belediyeyi alanlar ya da 4 belediyeyi elinde tutanlar gittiler ve insanları ikna ettiler; ?Biz beceririz ; biz yaparız ; biz buradayız? diye. Demek ki olabiliyor. Aynısını ; önümüzdeki seçimlerde yapmamız gerekiyor.Vurgularımızın çok net olmamız lazım. Yoksulluk ve yolsuzluk olayını seçmenin önüne götürüp; ?Eğer biz gelirsek siz daha iyi bir hayat yaşayabilirsiniz? dememiz lazım. ?Biz sizi sefaleti paylaşmak için değil ; refahı kurup ve onu paylaşmak için ikna etmeye çalışıyoruz? dememiz lazım.

EKONOMİ

Özellikle Türkiye?de büyük değişime baktığınızda küçük ve orta ölçekli firmaları görürsünüz. Onların bir anda Türk ekonomisinde aslında çok daha belirleyici konuma gelmiş olmaları ve istihdam yönündeki katkıları; üretime ve teknolojiye katkıları çok kritik. Onları da ikna etmeliyiz. Çünkü biz istikrarı daha iyi sağlarız ; çünkü biz daha sağlıklı kaynaklarla ; hukukun daha geçerli olduğu bir sistem içerisinde ve sizin yanınızda ; dertlerinizi daha yakından dinleyerek ; işletmelerinizin yürümesini sağlarız. İstikrarın bozulmasından korkan büyük firmalar değil. Aslında küçük küçük marjlarla dönen ; banka kredisi kullanmayan ; farklı farklı imkânları devreye sokamayan ; kendi imkânlarıyla dönen ; istihdamı sağlayan ; maaş ödeyen ; vergi ödeyen ; sigorta ödeyen ; hammaddeyi bir şekilde tedarik edip bütün o finansal dalgalanmalara ; çalkantılara rağmen bacasını tütmekte tutan insanlar istikrarsızlıktan korkuyor. Çünkü en küçük bir yalpalama onların katma değerini yok ediyor. Onların güvenecek dayanacak kimleri var; bir tek kendi sermayeleri var. İşte bizim o noktada ikna edebilmemiz lazım. Biz ekonominin o omurgasını önemsiyoruz. Farkındayız ; o omurga olmadan ekonominin sürdürülebilir ve üretken olmasını sağlayamayız. Bu noktada Genel Başkan da yaptığı kamuya açık konuşmalarında bunu vurgulayarak ; altını çiziyor.

KAYNAK

Bir de paylaşım sorunu var. Bu noktada diyoruz ki ; zaten üretilen bir katma değer var ama bu değer insanlara şu ya da bu nedenle sadaka şeklinde aktarılıyor. Aktarma siyasetin başladığı yerdir. Aktarma çünkü üretirken bunun bir objektif bir mantığı vardır. Burada siyaset yoktur. Üretim kendi mantığı içinde yürür. Siyaset paylaşırken başlar. Biz Sosyal Demokrat bir parti olarak bu konuyu çok net bir şekilde ortaya koymalıyız. Bizim ; bu üretileni insanlara paylaştırırken onların oyları ; inançları ya da mezhepleri ile değil ; T.C.vatandaşları olarak hukukun içinde onlara hakları olanı veriyor olduğumuzu göstermemiz lazım. Türkiye bütçesi neresinden bakarsanız bakın ciddi bir borçla finansa ediliyor. Borçlanma azaldı diyorlar ama bu büyümenin kaynağı borç. Borcu aldığında geri vermek zorundasın. Bu noktada ciddi bir kaynak aktarımı var. Burada daha rasyonel ; daha akıllı bir finansman politikası izleyecekler ; onu da açıklayacaklar ; ondan da ciddi bir tasarruf var.

Biz halen önemli ölçüde ; adına ne derseniz deyin ; ciddi miktardaki kamu kaynaklarının doğrudan üretken ekonomiye gitmediği ; başka kullanımlara aktarıldığı bir ekonomide yaşıyoruz. Yani projelerin seçiminde ; bunlara yapılan ödemelerde biz çok farklı yerlerden bu kaynakları bir şekilde aktarıyoruz. Bunları da hesaba kattığınız zaman 4 ;5 katrilyonun çok üstünde bir kaynak da bütçenin içinde. ޞu anda mevcut ; bunların hepsini bir araya topladığınızda bizim gerçekten sağlıklı ; şeffaf ;  hesap verebilir ve hesap isteyebilir bir ekonomi oluşturabilmek için hiçbir engelimiz yok kaynak açısından. Sadece bunun organizasyonu ve iradesi gerekiyor. Bu da yapılamayacak bir şey değil. Neye rağmen? Belki de dünyanın en adaletsiz ; en çarpık vergi sistemini yaşatıyoruz Türkiye?de. Çünkü parayı başka kaynaklardan aktarırken devletin resmi bütçesine bir şey gerekiyor ; onu da gidip aslında kazanma ya da harcama esasına göre değil ; işlemin türüne göre zenginden de yoksuldan da aynı oranda aynı parayı alıyoruz. Yoksulun harcama gücü düşüyor ve ekonominin çarpanı da çarpılıyor. O insan iki ekmek eksik yediği zaman ; sonra ona dönüp sadaka gibi ekmek veriyorsun ve onun cebinden aldığını ; kimin ekmeğini kime veriyorsun?

YARGI

Yargı sistemindeki değişlikler ve anayasada bundan sonra olması muhtemel konular Türkiye için hayati... Nedir? Eskiden yargı sistemi birbirini denetleyen kademelerden oluşurken ve özerk ; bağımsız yargı kuralları içinde mekanizmalar çalışırken ; şimdi dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen tek tipe doğru gidilmeye başlıyor ve yargı siyasetin denetimine giriyor. Modern ; özgür toplumda ; geleceğe güvenle bakmaya çalışan bir toplumda bu kabul edilemez. Bizim bunu anlatmamız lazım; duyarlılığı gündeme getirmemiz gerekiyor. Bu yüzden bu seçim ; yolsuzluklar açısından da özgürlükler açısından da kritik.

SİYASETTE KADININ YERİ

Kadınlarımızın peşine düşeceğiz. Nereye götürürlerse gideceğiz. Gençlerde de aynı şekilde. Beni yetkilendirdiği zaman Genel Başkanımıza ; ?İl yönetimini yaparken kadın temsil yüzdesini ; Parti Meclisi?nde sizin becerdiğinizden daha iyi becereceğim? dedim. ?Görelim ; bakalım? dedi. Hep beraber göreceğiz.

Demet Aydın

Bu yazı 2411 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur