05 Şubat 2023
Bahçeşehir’in ilçe olma ve referandum talebi üzerine

Bahçeşehir’in ilçe olma ve referandum talebi üzerine

Doğan Halis 3 Şubat 2023 15:51

Bahçeşehir bir belde belediyesi iken, Başakşehir’le birleştirilerek uğradığı haksızlığa karşı, tekrar geleceğine sahip çıkıyor. Hem de kurulduğu yıllardaki haline dönmeyi değil, kader ortaklığı yaptığı çeperindeki diğer yoksul ve orta halli mahallelerle birlikte, yeni bir ilçe olmayı istiyor. Hatta gerektiğinde referanduma gitmeyi göze alıyor

Bahçeşehir’in ilçe olma ve referandum talebi üzerine

Bahçeşehir’in tekrar ilçe olması ve Başakşehir’den ayrılması tartışmalarının basın yolu ile kamuoyuna yansıması yeni bir durum değil. Şimdi ise, ayrılma talebi ve referandum isteğine bir başka açıdan da bakmayı gerekli kılan yeni bir gelişmeden bahsediyoruz. “Bahçeşehir bitişik komşu mahallelerle birleşmeli, ilçe olmalıdır” talebinde yeni güç birlikleri sağlanmaya devam ediyor. Bahçeşehir 1. ve 2. Kısım mahalleleri, Bahçekent, Boğazköy, Tahtakale (Ispartakule), Şahintepe, Şamlar, Esenkent, Aşık Veysel, Koza, Orhan Gazi, Hadımköy, Deliklikaya, Sazlıbosna ve Hastane mahallelerinin de birleştirilerek ilçe olunmasına yönelik talep her geçen gün büyüyor ve bu mahallelerden sürece katkı sunmak adına yeni katılımlarla talep giderek güç kazanıyor.

Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim süreci ile ardından gelecek olan yerel seçim süreci, 14 mahallenin birlikte yeniden ilçe olma talebine önemli olanaklar sağlıyor. Bu nedenle Bahçeşehir’in çeperindeki mahallerle birlikte hareket ederek, yeni bir ilçe olmaya çalışması ve bunun için gerekirse referandum talebinde bulunması önemli bir fırsattır. İstanbul’da kurulu 39 ilçeye, çağdaş yeni bir ilçe kazandırma mücadelesi, bölge için hiç bu kadar gerçekçi bir talep olmamıştı.

Bahçeşehir’in kuruluş öyküsü 
Bahçeşehir’de ilk yerleşim 1994 yılında başlamış, Emlak Bankası ve Mesa-Nurol ortaklığı ile inşa edilmiştir. Ardından 12 Aralık 1998’de “Bahçeşehir” adıyla belde belediyesine kavuşuyor. ANAP’lı yıllardan alınan siyasi destekle, Süzer Holding’in girişimiyle kısa sürede dönemin gözde yerleşimlerinden birisi haline geliyor. Bahçeşehir o dönemde TV yorumcularının, artistlerin, sanatçıların, tanınan yüzlerin, iş insanlarının rağbet ettiği, yüksek sosyoekonomik sınıfın etkin olduğu bir semt olarak tanımlanıyor. Sahip olduğu çeşitli işyerleri, gölet ve çevre düzeniyle, lüks restoranlarıyla bilinen, bu yüzdende İstanbul’un başka semtlerinde oturanların özellikle hafta sonları akın ettiği bir belde olma özelliğini uzun yıllar koruyor. Bu özellikleriyle çeşitli ödüller alan, örnek bir yerleşim yeri oluyor.

Bahçeşehir’in Başakşehir’le zoraki evliliği
AKP’nin 2002 yılında iktidar olmasıyla başlatılan kent yağması sürecinde Bahçeşehir de dahil olmak üzere Küçükçekmece, Büyükçekmece ve Esenler’den kopartılan mahalleler 2008 yılında çıkartılan 5747 sayılı Torba Yasa’yla kurulan Başakşehir Belediyesi’ne bağlandı.

Halkın iradesi yok sayılarak, üstelik 5393 sayılı Belediyeler Kanunu hükümlerine aykırı olarak Başakşehir’e bağlanan beldenin yaşayanları bu durumu başlangıçtan itibaren içlerine sindiremediler. Bu yüzden, 1997 yılında beldenin ilerici, aydın ve çevreci hassasiyeti olan yüzler tarafından kurulan BADER/Bahçeşehirliler Derneği esas amaçları yanında, çalışmalarını daha çok beldenin ayrı belediye olmasına ayırmak durumunda kalmıştır. Bu amaca yönelik sayısız imza kampanyaları, basın açıklamaları yapmış, bu yöndeki çalışmalarına referandum istemiyle birlikte halen devam etmektedir.

(BADER) Başkanı Uğur Barış Karabulut’un beyanı ile:

“Bahçeşehir’de her bir mahallenin mevcut kendi yerel yönetimine uzaklığı ortalama olarak 25 kilometreyi buluyor. Üstüne bir de Mahmutbey gişelerine ücret ödemek ve 2 farklı belediye sınırından (Avcılar-Küçükçekmece) geçmek zorunda kalıyoruz. Bu durum 2008’de yaşama geçen yasanın en önemli gerekçesi olan ‘merkezden gönderilen kaynakların etkin, adil dağılımı ve kullanımı’ maddesiyle örtüşmemektedir.”

Zoraki evlilik ve bunca kötülük daha fazla sürdürülemez
Bugüne dönersek, Bahçeşehir, kendisine zoraki giydirilen deli gömleğiyle silüeti bozulan, sayısız imar affı ve plan değişiklikleriyle başta Gölet çevresi olmak üzere kaçak yapılaşmaya, yağmacılığa teslim edilmesinin yanında, bağlandığı Başakşehir’le birlikte kozmopolit bir ilçe durumuna getirilmiştir. O imrenilen kentin yerini konut satın alarak vatandaşlık almak isteyen yabancı uyrukluların en çok tercih ettiği, Arap, Rus, Afrikalı ve Suriyelilerin akın ettiği bir ilçe almıştır. Bahçeşehir güzellikleri ve modern yüzüyle değil, Sırp ve Çeçen mafya çetelerinin çatışmalarıyla haber olan bir semt haline getirilmiştir. Kısacası, yapılan müdahalelerle Bahçeşehir; sosyal, kültürel, ekonomik ve kent yaşamına dair birçok alanda kayba uğratılmıştır.

Ne yapmalı?
Bahçeşehir, yasada öngörülen şekliyle ilçe olma gerekliliğini fazlasıyla sağlayan tüm koşullara ve çevresiyle birlikte 250.000 kişilik nüfusa sahiptir. Yeniden ilçe olma talebi ve bunun için referandum istemi sadece eski belde sınırları içinde değil; kendi mahalleleri yanında, etrafındakileri de dahil ederek toplam 14 mahalle ile birlikte yeni bir ilçe olmayı gündeme getirmek durumundadır. Bunun için 14 mahalle muhtarının, BADER, BODER ve Gölet Gönüllülerinin etrafında yıllardır önemli bir mücadele veren yapıların, demokratik kitle örgütlerinden oluşan bir platformun en önde olduğu ama bu amaca yönelik olarak bölgedeki siyasi yapıların da destek olduğu yeni bir mücadele sürecinin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Talep demokratik ama mücadele siyasi öze sahiptir.

Yeni bir mücadele döneminin önü açılıyor!
Bahçeşehir ve kardeş mahalleleri kapsayan mücadele için yeni bir adım atılıyor, yeni bir umut doğuyor! 1 Şubat 2023 akşamı Gün Işığı Sitesi Lokali’nde yapılan toplantı ve gelen öneriler anlamlıdır. Buna dair Yelpaze İstanbul internet sitesinde yayımlanan kapsamlı habere bu linkten ulaşılabilir.

İlçe olmak yetmez, nasıl bir ilçe ve nasıl bir yerel yönetim anlayışı istendiği konuşulmalı
Arzulanan yeni ilçenin kazanılması mücadelesi ile yerel yönetim anlayışı bugünden başlayarak iç içe yürütülmelidir. Yoksa, “önce ilçe olmayı kazanalım, belediye anlayışını sonra konuşuruz denilemez.” Bu anlayış değişmez ise, bugüne kadar ilçe olmak için yürütülen vekalet anlayışının devamı anlamına gelir. Arzulanan yeni yerel yönetimin esası; mahalle meclislerine dayanan, halkın doğrudan katılımını esas alan, demokratik, şeffaf ve halka hesap veren bir yapı olmalıdır. Kent rantı; ayrıcalıklı bir kesime, onlarla işbirliğine hazır müteahhitlerle paylaşılacak ise, ilçe olmanın ve belediye olmanın anlamı olmaz. AKP’nin anlayışının benzeri bir yönetim anlayışı bu yeni ilçeye taşınmamalıdır. Bahçeşehir’in ve yeni bileşenlerinin, bugüne kadar, ayrı ilçe olma istemi halka yeterince anlatılmadığı kanısı yaygındır. Bir dar gurubun rant peşinde koştuğu önyargısı öncelikle giderilmelidir. Bu endişe, ancak halka güven vermekle aşılabilir. Bugün, ülkemiz iç içe geçmiş sarmal krizler yaşıyor. İster emeği ile geçinenler ister bir işle uğraşanlar olsun, herkesin kendisine göre sorunları ve sıkıntıları vardır. İçinden geçtiğimiz süreçte kapsamlı düşünülerek ve kapsamlı bir yol haritasıyla mücadele etmek daha anlamlıdır. Bahçeşehir’in Başakşehir’den ayrılması ve ayrı ilçe olmasını istemek sorunları kendiliğinden çözer mi? Elbette ki hayır.

Bu yazı 1104 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur