21 Aralık 2020
EBRU SANATININ SON 500 YILI KSG'DE...

EBRU SANATININ SON 500 YILI KSG'DE...

İstanbul, bir sanat merkezine daha kavuştu. Fatih Belediyesi tarafından hayata geçirilen Kadırga Sanat Galerileri (KSG) kapılarını “Ebru Sanatının Son 500 Yılı” sergisiyle İstanbullu sanatseverlerin hizmetine açtı.

Fatih’e kültür ve sanat alanında yeni bir soluk, renk ve ahenk getirmesini temenni ettiğimiz Kadırga Sanat Galerileri öznesinde “Türk Ebrusu” olan çok özel bir etkinlikle, “Ebru Sanatının Son 500 Yılı” sergisiyle hizmete girdi.

Etkinlikte Mimar İbrahim Hakkı Yiğit’in Galeri Kalem Güzeli Koleksiyonu’na hayat veren Türkiye’nin en nadide ebru eserleri sergileniyor.

BİR BAKIŞTA KADIRGA SANAT GALERİLERİ

Sanata, sanatkâra ve sanatçıya sanatkâr duyarlılığıyla özenli bir hizmet sunmak amacıyla kapılarını açmış bulunan Kadırga Sanat Galerileri belirlediği ilkeler doğrultusunda; sergiler ve sanatçılar için ideal fiziksel imkânlan sunuyor.

KSG, sanatın her alanından sanatçıları bir araya getirip disiplinler arası sanat kavramından hareketle; çalışmalarını yürütmeyi hedefliyor. Sanatçıların üretimlerini ve uluslararası işbirlikleri kurabilmelerini destekleme fonksiyonunu da üstlenen Kadırga Sanat Galerileri, böylelikle sanatı kitlelerce daha kolay erişilebilir kılmayı kendine misyon ediniyor.

Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi başta olmak üzere Suriçi’nde sayıları yüzlerle ifade edilen sanatkâr ocaklarına Osmanlı Cihan Devleti asırlarından günümüze ev sahipliği yapmakta olan Fatih, kültür mirasını tanıtmaya ve korumaya devam ediyor.

900 metrekarelik alanda oluşturulan eş zamanlı etkinliklere sahne olacak 5 sergi salonu ile farklı fikir ve proje üretimlerinin desteklenmesi ve disiplinlerarası etkileşimin arttırılmasının hedeflendiği galerilerle, İstanbul'un tarihi semti Kadırga'nın yeniden sanat merkezi olma iddiasına katkıda bulunarak bölge ve İstanbul için ilave katma değer üretmesi bekliyor.

ÜSTADLARIN İSİMLERİ KGS’DE YAŞATILIYOR…

Bir önceki paragrafta ifade ettiğimiz gibi KSG’de eş zamanlı etkinliklere imkân tanıyacak beş sergi salonu mevcut. Sergi salonlarına İbrahim Edhem Efendi, Hoca Ali Rıza, Levni, Şeker Ahmet Paşa ve Matrakçı Nasuh gibi Türk bilim ve sanatının üstatlarına vefâ gösterilerek isimlerinin verilmesinin vakıa mutabık olduğunu belirtmek isteriz.

MÜCERRET KÜLTÜR VE SANAT…

İstanbul’un, öznesinde mücerret manada kültür ve sanat bulunan merkezleri arasına girme hedefiyle yola çıkan Kadırga Sanat Galerileri kapılarını İstanbullu sanat dostlarına anlamlı bir sergiyle açtı.

Sanata dair birçok unsura ev sahipliği yapacak olan Fatih’in yeni galerilerinin ve “Ebru Sanatının Son 500 Yılı” sergisinin açılışı 22 Kasım Cumartesi günü gerçekleştirildi.

TÜRK EBRUSUNUN 500 YILINA TANIKLIK EDEN 190 ESER.

Türk ebru sanatımızın her bir asırda kaydettiği tekâmülü gözler önüne germekte olan etkinlikte ebru sanatımızın 500 yılına tanıklık eden her biri diğerinden âlâ keyfiyeti haiz 190 ebru güzeli sanatseverlerin ziyaretini bekliyor.

KÜRATÖR ÖMEROĞLU: SERGİMİZ 7 EBRU ÜSTADININ ESERLERİYLE TAÇLANDI.

Etkinlikle ilgili olarak görüştüğümüz KGS’nin küratörü Fatih Ömeroğlu sergi seçkisinde 15. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında üretilen eserlerin yer aldığı bilgisini verdi. Bir sonraki sergi etkinliklerinin öznesinde Türk ta’lik yazı sanatının üstadı Prof. Dr. Ali Alparslan olacağını belirten Küratör Ömeroğlu’nun sözleri aynı zamanda serginin genelini ifade eder mahiyette: “Etkinliğimizde Mustafa Düzgünman'ın ebru yaparken kullandığı aletleri de sergiliyoruz. Onun yanında İbrahim Edhem Efendi'nin bizi ve kaşığı da burada. Sergimizde Osmanlı döneminde doğmuş ve yaşamış 7 üstadın eserleri var. Sergi bu yedi üstadın eserlerinden ve Batı örnekleriyle beraber sekiz parça oluyor. Aslında 8 tane butik sergi gezmiş oluyorsunuz.

Şebek Mehmed Efendi, Hatib Mehmed Efendi, İbrahim Edhem Efendi, Necmeddin Okyay, Sacid Okyay, Mustafa Düzgünman ve Nusret Hepgül gibi isimlerin eserlerini bu sergide görebilirsiniz.”

Yazının bu yerinde sergide çok kıymetli eserleri temaşa edilmekte olan ve KGS’nin salonlarından birine ismi verilen İbrahim Edhem Efendi’ye rahmeti vesile kılarak değinmek istiyoruz.

İBRAHİM EDHEM EFENDİ HEZARFEN BİR ŞAHSİYET…

Aynı zamanda Özbekler Tekkesi’nin şeyhi olan İbrahim Edhem Efendi her asırda nadiren zuhur eden, nev’i şahsına münhasır yeteneklere sahip müstesna bir zat, hezarfen bir şahsiyet. Şairdir, Türkçenin yanında Arapça, Farsça ve Çağatayca şiirler yazmaktadır. Kendi ifadesiyle, saatçiliğin dışında pek çok sanat ve zanaat dalında ihtisas sahibidir. Hattatlık, ebruculuk, hakkaklık, mühürcülük, doğramacılık, marangozluk, oymacılık, dökmecilik, tornacılık, demircilik, tesviyecilik, makinecilik, matbaacılık, dokumacılık ve mimarlık Edhem Efendi’nin eserverdiği sanat ve zanaat nevileri arasındadır.

Ebru sanatının inceliklerini Özbekler Tekkesi postnişinlik makamından selefi olduğu babası Sadık Efendi’den öğrenen İbrahim Edhem Efendi, hayatının son demlerine yetişen talebesi Necmeddin Efendi’ye sekiz ay gibi kısa bir sürede ebruculuğun esaslarını aktararak öz sanatımız ebrunun yeniden ihya edilmesine olmuştur.

Hatip Mehmet Efendi’den İbrahim Edem Efendi’ye, Necmeddin Okyay’dan Mustafa Düzgünman’a kadar farklı dönemlerden ve farklı özellikler taşıyan ebru eserlerinden seçkilerin sunulacağı sergi 22 Ocak 2021 tarihine kadar İstanbullu sanatseverlerin ziyaretini bekliyor olacak.

ALPARSLAN BABAOĞLU: EDHEM EFENDİ EBRU GELENEĞİMİZİN GÜNÜMÜZE ULAŞMASINI TEMİN ETMİŞTİR.

KGS’ye hayırlı ve bereketli sanat hizmetleri temenni ederken bu haftaki hasbihâlimizi, vakti merhununda Dünya Bizim için kaleme aldığım “Edhem Efendi ebru sanatında köprü insan” serlevhalı yazıda Ebrucu Alparslan Babaoğlu’nun “Hezârfen Edhem Efendi’nin ebru sanatına yaptığı katkılar nelerdir?” şeklindeki sualimize verdiği cevapla nihayete erdirelim.

“İbrahim Ethem Bey, kanaatimce Edhem Efendi'nin ebruya yaptığı en önemli katkı hayatının son 8 ayına yetişmesine rağmen, bu kadar kısa bir sürede Necmeddin Okyay'a bildiklerini aktararak ebrunun ve geleneğinin günümüze kadar ulaşmasına vesile olmasıdır.

“EVET, EBRÎ AMA BİZDE YAPAN YOK!”

Hayatının sonuna kadar ebru yapan ve yaptığı ebruları satarak dergâhın masraflarının karşılanmasına katkı sağlayan Edhem Efendi, babasından öğrendiği ebruyu hobi düzeyinde bıraksa ve Necmeddin Okyay'a öğretmeseydi, bugün batılıların yaptıkları ebruları hayranlıkla izliyor ve  İranlı sanat tarihçilerin rahmetli Ali Alpaslan Hoca'ya söyledikleri gibi, “Evet, ebrî ama bizde yapan yok!” diye hayıflanıyor olacaktık.“

Bu yazı 2133 kişi tarafından görüntülendi.

Yorum Ekle

Tüm alanları doldurmak zorunludur